23. Hukuk Dairesi 2013/3555 E. , 2013/7046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av...."nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 08.09.2009 tarihinde “Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” imzalandığını sözleşmenin iki yıl süreli olduğunu, müvekkilinin yüklendiği edimi en iyi şekilde yerine getirmek üzere bir çok malzeme satın aldığını ve gerekli sayıda personeli işe alıp bunları eğittiğini, edemini yerine getirmeye başladığını, ancak davalının sözleşme süresi dolmadan sebepsiz olarak sözleşmeyi fesh ettiğini müvekkiline bildirdiğini, davalının keyfi olarak sözleşmeyi fesh etmesinin sözleşme ve MK"nın 2. maddesine aykırı olduğunu, müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere 20.000,00 TL"nin reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede feshe ilişkin hükümlerin açıkça düzenlenmediğini, sözleşmenin 9/b maddesinde; sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek, en az 3 ay önceden noter ihtarı ile sözleşmenin feshinin mümkün olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan hakkını kullanarak sözleşmeyi fesh ettiğini, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşme bedelinin piyasa rayiçlerinin çok üzerinde olduğunu müvekkili şirketin eski bir elemanının davacı şirketle işbirliği yaptığını, müvekkilinin davacı şirkete güvenini kaybettiğini, davanın haksız açıldığını savunarak, reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; taraflar arasında 08.09.2009 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin davalı tarafından keşide edilen 23.11.2010 tarihli ihtarname ile fesh edildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 9/b maddesi uyarınca sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek, davalı şirketin asgari 3 ay önceden ihtarname keşide etmek suretiyle sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğu, davalının da bu hakkını kullanarak 28.02.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşmeyi fesh ettiği,
sözleşmenin ilgili maddesinde fesih için mutlak olarak bir neden aranmayıp yalnızca süre koşuluna uyularak fesih hakkı verildiği, tarafların özgür iradesiyle imzalanan sözleşmede kendisine tanınan hakkı kullanan davalının tazminattan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen 08.09.2009 tarihli “Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi”nin davalı şirket tarafından haksız olarak fesh edilmesi nedenine dayalı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Belirtilen sözleşmenin 9/b maddesi; “Müşteri İş bu sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek sözleşmeyi sona erdirmek istediği takdirde asgari 3 ay önceden noter marifetiyle feshi ihbar yapabilir...” hükmünü içermekdir. Davalı şirket ise, ... 25. Noterliği"nce 23.11.2010 tarihli 17900 numaralı ihtarnamede; sözleşmenin görülen lüzum üzerine, 28.02.2011 tarihinden geçerli olmak üzere fesh edildiğini karşı tarafa bildirmiş, ancak fesih bildiriminde, herhangi bir sebep bildirilmemiştir. Bu durumda sözleşmede belirtilmeyen bir nedenle de olsa feshin bir gerekçeye dayanması ve kanunen korunmaya değer haklı bir nedenin bulunması gerekir. Oysa somut olayda yargılama sırasında feshin hangi haklı nedene dayandığı davalı tarafça iddia ve ispat edilememiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; işin esasına girilerek davacının talepleri dikkate alınarak tüm taraf delil ve belgeleri değerlendirilip gerektiğinde uzman bilirkişi heyetinden açıklamalı, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak, tüm dosya içeriği birlikte tartışılmak sureti ile uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulanan davacı yararına takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.