2. Hukuk Dairesi 2013/14680 E. , 2014/3791 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ankara 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ :10.04.2013
NUMARASI :Esas no:2012/942 Karar no:2013/565
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı ile davalılardan (Zafer) tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 25.02.2014 günü duruşmalı temyiz eden S.. İ.. vekili Av.Ö.. G...ve karşı taraf temyiz eden Z.. İ.. ve diğer davalı T.. A.. vekili Av.Z.. V..A... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Aile konutu üzerinde lehine ipotek tesis edilen davalı bankanın, ipotek tesisine ilişkin işlemden önce, konut üzerinde hak sahibi olan kocadan, eşinin işleme rızasının gerektiğini bildirerek, bu rızayı gösteren yazılı belge istediği, konut üzerinde hak sahibi olan davalı kocanın da, eşinin ipotek tesisine rızası bulunduğuna dair imzalı muvafakatname sunduğu, buna dayanılarak ipotek tesisinin gerçekleştirildiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu, aile konutu üzerindeki hakların sınırlanmasına ilişkin tasarruf işlemlerini diğer eşin açık rızasına bağlamış (TMK. m. 194/1); rıza beyanının geçerliliği için, herhangi bir şekil şartı getirmemiştir. Başka bir ifade ile rıza beyanı, Kanundaki düzenlemeye göre; işlemden önce, işlem sırasında veya işlemden sonra yazılı veya sözlü olarak verilebilir. Sözlü beyanın, ispat kolaylığı bakımından tutanağa bağlanması uygun olur. Bu bakımdan diğer eşin rızasının, mutlaka işlem sırasında ve resmi memur önünde alınması zorunluluğu bulunmamaktadır. Lehine ipotek tesis edilen davalı banka, taşınmazın aile konutu olduğunu ve taşınmaz maliki eşinin muvafakatini alması gerektiğini bildiği konusunda duraksama bulunmamaktadır. Açıklığa kavuşturulması gereken husus davalı bankanın üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğidir. Yargılama sırasında ipotek tesisi sırasında sunulan muvafakatname altındaki imzanın davacı kadının eli ürünü olmadığı Adli Tıp Kurumunca yapılan inceleme sonucunda anlaşılmıştır. Muvafakatname beyanı, bizzat bankanın isminin yazılı olduğu basılı kağıda banka görevlilerince hazırlanmış ve bu belgenin taşınmaz malikinin eşi tarafından imzalanacağı yazılmıştır. Bu aşamadan sonra bankanın üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirdiğinden söz edilemez. Muvafakatname adlı belgenin kime verildiği, kim tarafından imzanın tamamlanarak yeniden davalı bankaya ibraz edildiği belirlenememektedir. Davalı banka bu aşamadan sonra da üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde, yasalara uygun şekilde bizzat davacı kadın tarafından rıza verilip verilmediğini belirlemesi mümkün iken, basiretli bir tüccar gibi davranmamasının sonucu olarak bu durumun ortaya çıkmış olduğu da ortadadır. Bankanın Türk Ticaret Kanunundan kaynaklanan "basiretli davranma" yükümlülüğüne (TTK. m. 20/2) uygun davranmadığı anlaşılmakla iyi niyet iddiasına itibar edilmesi mümkün bulunmadığından, davanın kabulüne karar verilecek yerde , yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 1100 TL. vekalet ücretinin Zafer"den alınıp Sevim"e verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.25.02.2014(Salı)
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.