7. Hukuk Dairesi 2015/32122 E. , 2016/620 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, herhangi bir geçerli ve haklı sebep olmamasına rağmen iş akdinin tazminatsız olarak 25/II maddesi gereğince feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının konaklama ve eğlence merkezleri iş kolunda, işyeri olan ........... Otel’de gerçekleşen düğün ve organizasyonlarda görevli olarak çalıştığını, davacının 20.09.2014 tarihinde görevli olarak katıldığı düğün organizasyonunda düğün sonrası eğlenceye katılıp görevi başında iken gece yarısı 03:00’e kadar alkol aldığını, ........... İç Hizmet Yönetmeliğine göre işyerinde her türlü alkol, uyuşturucu veya keyif verici madde kullanılmasının yasak olduğunun davacı tarafça da bilindiğini, ayrıca davacının düğün sonrası şirket yetkisini kötüye kullanarak otelde konakladığını, çalışanların otelde konaklama gibi bir ayrıcalıklarının olmadığını, yine iç yönetmeliğine göre düğüne davetli olarak katıldığını önceden işyerine bildirmesi gerekirken bildirmediğini, bu nedenle İK 25/II-d maddesi uyarınca haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, feshe ilişkin olaya dair tutulan tutanağın tarihi 22/09/2014 olup işverenin feshi İş Kanunu’nun 26.maddesinde öngörülen 6 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yaptığı, bu nedenle haklı fesihten söz edilemeyeceği, geçerli fesih açısından ise fesih bildiriminde yasanın aradığı anlamda fesih sebebinin açık ve kesin bir surette belirtilmemiş olduğundan feshin geçerli kabul edilemeyeceği, olay tarihi itibari ile davacının ve amiri olan ............"ın anlatımlarının örtüştüğü, davacının mesaisi bittikten ve iş kıyafetlerini değiştirdikten sonra otelden çıkarak normal bir vatandaş gibi aynı otelde yapılan bir arkadaşının düğününe katılmasının örf ve adetlerimize, arkadaşlık ve sosyal ilişkilere uygun olduğu, davacının mesai sonrası arkadaşının aynı otelde yapılan düğününe katılıp alkol almasının fesih sebebi yapılmasının orantısız ve ağır bir yaptırım olduğu, bundan daha hafif olan uyarı, ihtar, maaşından para kesme vs cezaları uygulanmaksızın direkt olarak iş akdinin feshedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddeleridir.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
Yukarıda değinilen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işveren açısından İş Kanunu’nun 25/II maddesinde belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir .
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta, davalı iş akdini haklı nedenle feshettiğini savunmuş olup; feshe konu olayın gerçekleştiği düğün 20.09.2014 tarihinde olmuş, tespit tutanağı 22.09.2014 tarihinde tutulmuş, fesih ise yukarıdaki kanun maddesinde belirtilen 6 günlük hakdüşürücü süre geçtikten sonra 27.10.2014 tarihli noter ihtarnamesi ile yapılmıştır. İşyerinde bu konuyla ilgili soruşturma yapılıp davacının savunması da alınmadığından fesih sürecini uzatan bir etken de bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemenin hakdüşürücü süre geçtiğinden haklı nedenle fesih olmayacağı yönündeki değerlendirmesi ve kabulü isabetlidir.
Geçerli fesih açısından ise, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler İş Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir.
İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir.
Dosya içeriğine göre somut olayda, davacının feshe konu olayın geçtiği gün normalde mesai saatlerinin 08:45-14:00 arası olduğu, düğünde görevli olması nedeniyle mesaisinin gece saat 24:00’e kadar uzadığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça dosyaya sunulan bir adet işyeri iç düzenlemesi bulunmakta olup bu düzenlemeye göre, ““........... tarafından organize edilmeyen herhangi bir organizasyona katılımda, katılım bilgisi Üst Yöneticinize önceden verilmelidir.” şeklinde bir madde bulunduğu, iç düzenlemenin 37. Maddesinde ise “her çalışanın yasalara uyması, işyerinin saygınlığını zedeleyecek her türlü davranıştan kaçınması gerekir. İş yerinde her türlü alkol, uyuşturucu veya keyif verici madde kullanılması yasak olup bu maddelerin etkisi altında kalmış olarak işe gelmek de yasaktır.” denildiği görülmektedir.
Bu düzenleme gereğince, davacının düğüne katılıp katılamayacağını sorarak işyerinde üstü pozisyonundaki tanığı ...’a bilgi verdiği, ...’ın da kendisine katılmasında bir sakınca bulunmadığını belirttiği anlaşılmaktadır. Düğünde alkol alma olayının ise, davalının kendi tuttuğu tutanak içeriği ve düğün sahibi davacı tanığı ...’nin beyanına göre gece saat 01:00’dan sonra yani davacının mesaisi bittikten sonra gerçekleştiği, dolayısıyla bu yönüyle de işyeri iç düzenlemesine bir aykırılığın olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça dosyaya sunulan 22.09.2014 tarihli tutanak içeriğine göre, davacının eğlence bittikten sonra çalıştığı otelin 407 numaralı odasında konakladığı sabittir. Her ne kadar, iç düzenlemede açıkça yer verilmese de, gerek davalı tarafın savunması gerekse hayatın olağan akışına göre otel çalışanlarının ücretini ödemeden otelde konaklama gibi bir ayrıcalıklarının bulunmadığı açıktır. Davacı da bu hususta aksini(otelde konaklamadığını, ücretsiz konaklama hakkının bulunduğunu ya da ücretini ödediğini) ileri sürmemiştir.
Sonuç olarak, davacının, işverenin bilgisi dışında ücretini ödemeden çalıştığı otel işyerinde konaklaması, işyerinde olumsuzluklara yol açacağından, davacı işçinin bu davranışı geçerli fesih nedeni oluşturmaktadır. Belirtilen nedenle, mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3.maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 29,20 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile 4,00 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan Yargıtay’a geliş-dönüş dahil toplam 51.40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’e göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansının ilgilisine iadesine,
8-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 21/01/2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.