22. Hukuk Dairesi 2014/35947 E. , 2016/6794 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, haksız tahsilatın iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davayı usulden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalı işçinin icra dosyası kanalı ile yaptığı tahsilatın haksız olduğunu beyanla, bu miktarın tespit edilerek tahsil tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmi dava olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu alacak miktarının “taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belli” olup olmadığı, varılacak sonuca göre de bu alacağa ilişkin olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 109. maddesine göre kısmi dava açılmasının mümkün bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.10.2012 tarihli ve 2012/9-838 esas, 2012/715 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kısmi davanın hukuki niteliğinden bahsetmekte yarar bulunmaktadır.
Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya, kısmi dava denir. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” demesi, kural olarak yeterlidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 109. maddesinde ise, kısmi dava ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında; talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği; İkinci fıkrasında ise; talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı belirtilmiştir. Bu durumda; davadaki talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkes tarafından anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise o talep konusunun sadece bir kısmı dava edilemeyecektir.
Somut olayda, mahkemece davacının, ... 3. İcra Müdürlüğünün 2010/4572 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu fazla ödeme miktarını bildiği halde kısmi dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle dava usulden reddedilmiştir. Davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı iş bu davada, davalıya yapılan ve bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilecek haksız ödemenin tahsili talep edilmiştir. Bu sebeple dava konusu alacak yönünden kısmi davası açılabilmesi mümkün olduğu gözetilmeksizin, istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda, sadece icra dosyasına yatırılan miktarın davalıdan tahsili gerektiği yönünde görüş bildirilmesi de hatalıdır. Mahkemece, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp Dairemizin 2010/36589 esas sayılı bozma ilamının mahiyeti de göz önüne alınarak belirlenecek haksız ödeme miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.