4. Hukuk Dairesi 2011/3015 E. , 2012/5222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı Takvim Gazetesi imtiyaz sahibi ... Gazete Dergi Basım AŞ. ve diğerleri aleyhine 20/11/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/12/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, ... gazetesinin 20/11/2008 günlü sayısında “TRT"de reçete yolsuzluğu” başlıklı haberin yapıldığını, soruşturmanın eşi ile ilgili olmasına rağmen kendisinin fotoğrafının da yayınlanması suretiyle haber verme hakkının kötüye kullanıldığını ileri sürerek, kişilik haklarına saldırı nedeni ile davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir.
Davalılar ise; haberin hukuka ve görünür gerçekliğe uygun olduğunu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığını, haberde kamusal yarar bulunduğunu belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, davacının TRT çalışanı olmayıp Tedaş emeklisi olması, hakkında herhangi bir soruşturma yürütülmemiş olması, soruşturmanın davacının eşi ile ilgili olması, davacının olayla ilgisi bulunmamasına rağmen fotoğrafının yayınlanması davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle, istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası"nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir.Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması,genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda,basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; davacının eşi ile birlikte cektirdiği resim habere eklenmiş ve davacının eşi ile ilgili haber ve yorum yapılmıştır. Haber davacıya değil eşine yöneliktir. Haber içeriğinde de davacının kişilik haklarını ihlal edecek bir ifade bulunmamaktadır. Davacınınn eşi ilgili haberin iceriğinin görünür gerçekliğe uygun olup hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.