Davacı, 1.1.2003-22.4.2004 tarihleri arasında yersiz ödendiği belirtilen yaşlılık aylıklarının iadesine yer olmadığına, karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalı kuruma ödediği 01.01.1994-31.12.2001 arası isteğe bağlı sigortalılık süresinin geçerli olduğunun ve 01.01.2003" den itibaren bağlanan yaşlılık aylığının ödenmesi gerektiğinin tesbiti ile aksine kurum işleminin iptaline ilişkindir.
Gerçekten, davacının tartışmasız olan 01.01.1997 ila 31.12.1992 tarihleri arası 1479 sayılı yasaya tabi toplam 5760 gün zorunlu hizmeti ile, 01.01.1993-30.12.1993 arası 360 gün zorunlu SSK"lı hizmeti sonrasında ödediği toplam 2880 gün isteğe bağlı sigorta ödemesi karşılığında 506 sayılı yasa kapsamında 01.03.2003"den itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, bağlanan bu aylığın davacının isteğe bağlı olduğu dönemde zorunlu SSK kapsamında olduğu için ödediği isteğe bağlı sigorta primlerinin geçerli olamıyacağı ve de çalıştığı işten ayrılmadan talepte bulunduğu nedenlerine dayalı ekli SSK müfettiş raporu ve kurum işlemi ile 14.04.2004" de başlangıçtan itibaren iptal edildiği dosya içeriği ile sabittir.
Açıklanan somut olgular karşısında, mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç aşağıda belirtilen yönler nedeni ile usul ve yasaya uygun değildir.
1) Davalı SSK tarafından, davacının 01.01.1977 ila 31.12.1992 tarihleri arasındaki 1479 sayılı yasaya tabi çalışmaları da dikkate alınarak yaşılılık aylığı bağlanmış, olduğuna göre dava davacının Bağ-Kur"un hak alanını da ilgilendirdiği anlaşılmakla, Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün yöntemince davaya katılması sağlanmadan sonuca gidilmesi usule aykırıdır.
2) Davacının 01.01.1994-31.12.2001 tarihleri arasında SSK.isteğe bağlı sigortalılığı, davalı kurum tarafından, aynı dönem için zorunlu SSK"lı kabul edildiğinden geçersiz sayıldığı açıktır. Davacının anılan bu tarihlerde gerçekte, M. T. ve Sanayi Pazarlama Limited Şirketi"nde müdür olarak hizmet aktine tabi olarak çalıştığı da tartışmasız olduğuna göre, mahkeme tarafından davacının kuruma ödemiş olduğu isteğe bağlı sigorta primlerinin
bu dönemdeki SSK zorunlu sigorta primlerini karşılamadığı araştırılmalıdır.Bu araştırmada yöntemince davalı Kurum"a yazılacak yazı ile davacının ödemiş olduğu isteğe bağlı sigorta primlerinin ödenmesi gereken zorunlu sigortalılık primlerine mahsup edilmesi, yapılacak mahsup işleminden sonra zorunlu SSK"lı prim borcu olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Kurumdan bu yöne ilişkin bir araştırma yapıldıktan sonra da davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı yeniden değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davacıyı T.C. Anayasa"sının 60. maddesinde düzenlenen sosyal güvenlik hakkından yoksun kılacak şekilde yetersiz bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; yukarıda açıklanan 1. bend gereği Bağ-Kur"un davaya yöntemince katılması sağlanıp, 2. bendde belirtilen ve açıklanan şekilde davalı SSK"dan gerekli araştırmaların yapılmasından sonra gerektiğinde iş ve sosyal güvenlik konularında uzman bir bilirkişiden yaşlılık aylığı şartlarının değerlendirilmesi için rapor alındıktan sonra, tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.