7. Hukuk Dairesi 2015/32115 E. , 2016/615 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir
Mahkemece, davacının işyerinde 01.07.2014-26.01.2015 tarihleri arasında yaklaşık yedi ay çalışmış olup 01.10.2014 tarihinde bölge sorumlusu olarak görevlendirildiğini, hakkında ilk kez 01.12.2014 tarihinde tutanak tutularak savunması alınıp ihtarda bulunulduğunu, fesih tarihine kadar 45 günlük süreçte toplam 4 ihtar verilerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacı hakkında verilen ihtarların değişik nedenlere ait olduğu, savunma istenilen hususların ve tutulan tutanak konularının değişik nedenlere dayandığı, uyarı yapılan konulara ilişkin davacının aksi yönde bir ısrarlı davranışı bulunmadığından feshin haklı nedene dayanmadığı gibi davacının işyerindeki toplam çalışma süresi ve bölge müdürü olarak çalıştığı süre, fesih bildiriminde belirtilen davacının eylemlerinin sebebi, sayısı, sıklığı, ve davacının kusurluluk durumu itibariyle iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshini gerektirecek nitelikte olmadığından yapılan feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18.maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre,işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütünü sevk ve idare edenlerin 18"nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu"nun 18"nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı şirketin bölge sorumlusu olup sunulan görev tanımı belgesine göre, “Mağaza Sorumlu ve Mağaza Sorumlu Yardımcılarıyla ilgili atama ve işten çıkarma tekliflerini Satış Müdürünün onayına sunmak; yeni personellerin işe alınmaları ve mevcut personellerin (Mağaza Sorumlu ve Mağaza Sorumlu Yardımcısı dışında) işten çıkarılmalarıyla ilgili kararları almak” davacının yetki ve sorumlulukları arasındadır.
Mahkemece, davacının işveren vekili olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmamış, kararın gerekçesinde de tartışılmamıştır.
Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda, mahkemece, öncelikle bölge sorumlusu olarak çalışan davacının üstünde daha üst düzey bir yönetici olup olmadığı araştırılmalı, davalı işverenden davalı şirketin organizasyon şeması getirtilmeli, davacının işveren vekili olup olmadığı hususunda gerekli tüm deliller toplandıktan sonra çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.