Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/329
Karar No: 2020/40
Karar Tarihi: 21.01.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/329 Esas 2020/40 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/329 E.  ,  2020/40 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 38. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 28.09.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 7100319649 Bağ-Kur sicil numarası ile Kurum nezdinde 01.04.2006 tarihinden itibaren kayıtlı olduğunu, ancak 01.07.1987 tarihinde 7764060377 Bağ-Kur sicil numarası ile zaten Kurum tarafından tescil edilmesine rağmen 7764060377 Bağ-Kur sicil numarasına ait sigortalı bilgilerin babası Haydar Yardım adına gözüktüğünü, oysa 1987 tarihinde babasının hayatta olmadığını, 1980"li yıllardan beri tarımla uğraşan müvekkilinin Kurum hatası yüzünden sigortalılık süresinin eksik hesaplandığını ileri sürerek 7764060377 Bağ-Kur numaralı sicil dosyasının müvekkiline ait olduğunun tespiti ve bu dosyaya ilişkin prim borçları nedeniyle 6111 sayılı Kanun"dan yararlanmasının gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili yargılama sırasında davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
    6. Ankara 14. İş Mahkemesinin 22.10.2013 tarihli ve 2011/963 E., 2013/629 K. sayılı kararı ile; davacının babasının dava konusu sigortalılık döneminden önce (11.09.1984 tarihinde) öldüğü ve ölen kişinin sigortalı olarak tescil edilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı, 7764060377 Bağ-Kur sicil numaralı giriş bildirgesi ile tescil edilen kişinin davacı olması gerekirken köy muhtarınca hata ile davacının tescil tarihinde ölü olan babası Haydar Yardım"ın adının yazıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının 7764060377 Bağ-Kur sicil numarası ile 01.07.1987 tarihinden itibaren başlatılması gereken sigortalılık süresine göre 6111 sayılı Kanun"dan yararlanmasına karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
    7. Ankara 14. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 16.10.2014 tarihli ve 2013/24048 E., 2014/19755 K. sayılı kararı ile; 7764060377 Bağ-Kur sicil numaralı sicil dosyasının davacıya aidiyetine ilişkin ve 01.07.1987 ile 01.01.1989 tarihleri arasında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalı sayılmasına dair kararın yerinde olduğu, ancak 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arasındaki dönem yönünden araştırmanın eksik incelemeye dayalı olduğu, bu dönem açısından davacının nerede oturduğu, Ziraat Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı, dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı, çiftçi kayıt sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemediği, tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ziraat odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı ve bu dönem aralığı yönünden eksiksiz şekilde tarımsal faaliyetinin usulünce araştırılıp karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
    İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
    9. Ankara 38. İş Mahkemesinin 24.02.2016 tarihli ve 2016/46 E., 2016/100 K. sayılı kararı ile; Özel Daire bozma kararına uyularak yapılan araştırma sonucunda resen tescil tarihinde davacının tarım arazisinin bulunduğu, tarım ile uğraştığının tanık beyanlarından anlaşıldığı, 12.09.2006 tarihli 480 kg ay çekirdeği sattığına dair Bolukoğulları Ayçekirdeği Merkezince düzenlenen belgenin, Bala Ziraat Odasınca düzenlenen 18.08.1998 tarihli 600TL, 31.03.2000 tarihli 1.000TL tahsilat makbuzlarının varlığı, afetten zarar gören çiftçilere yardım kapsamında davacının 1989 ve 1995 yıllarında yardım ve bağış alması, Polatlı 966 sayılı Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifince düzenlenen 50 kg baldo pirinç satış belgesi, Türkiye Şeker Fabrikaları Bala Ziraat Bölgesinde düzenlenen söküm avans listesi ve Ziraat Bankası Bala Şubesinin 24.06.2015 tarihli doğrudan gelir desteğine ait hesap ekstresi nedeniyle 7764060377 Bağ-Kur kaydının tescil tarihinde ölü olan baba Haydar Yardım"a değil davacıya ait olduğunun tespitine ve davacının 2926 sayılı Kanun kapsamında 01.07.1987-01.04.2006 tarihleri arası Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması ile 6111 sayılı Kanun kapsamında 01.07.1987 tarihinden itibaren borçlarının yapılandırılmasına karar verilmiştir.
    Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
    10. Ankara 38. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 27.12.2016 tarihli ve 2016/12436 E., 2016/15551 K. sayılı kararı ile; ilk bozma kararına uyulmasına rağmen, bozma kararının gereğinin yerine getirilmediği belirtilerek 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arası döneme ilişkin davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin araştırılması için karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    12. Ankara 38. İş Mahkemesinin 09.10.2018 tarihli ve 2017/136 E., 2018/259 K. sayılı kararı ile; bozma kararında belirtilen hususların araştırıldığı, davacı adına kayıtlı taşınmazların, ziraat odasından davacının kayıt bilgilerinin, tarım ve hayvancılık müdürlüğünden çiftçi kayıt sistemi kaydının, İlçe Jandarma Komutanlığı ile nüfus ve seçim müdürlüklerinden ikametgahının sorulduğu, gelen yazı cevaplarının ve diğer tüm belgelerin dosya içerisinde bulunduğu, ayrıca ikamet edilen köyde davacının baba adı olan Haydar ismi ile tanındığı gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK:
    14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacının 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğuna dair mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; Yerel mahkemece verilen ikinci kararın hüküm kısmında "...davacının 01.07.1987-01.04.2006 tarihleri arası 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin..." şeklinde yazılmasına rağmen direnme kararında bu kısma yer verilmemesi nedeniyle usulüne uygun direnme kararı olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış, yapılan görüşmelerde ön sorun bulunmadığı oy birliğiyle kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    16. Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanun"un 2, 3, 5, 9 ve 10. maddeleridir.
    17. 2926 sayılı Kanun"un 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları açıklanmıştır. Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar; kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim, dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Resen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu Kanun kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca resen yapılması gerektiği belirtilmiştir.
    18. Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları A.Ş. ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
    19. Diğer yandan, 2926 sayılı Kanun"un 36. maddesi kapsamında Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür.
    20. 2926 sayılı Kanun"un 2. maddesi kapsamına girenlerin prim borçlarının 36. madde kapsamında ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi hâlinde kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle sigortalı olarak kayıt ve tescil konusundaki iradenin ortaya koyulduğunun kabulü ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığının prim tevkifatını takip eden aybaşından itibaren başlatılması zorunludur.
    21. Öte yandan Kurumun iş bu prim ödemesine rağmen, sigortalıyı resen kayıt ve tescil etmemesi, Kanunun kendisine yüklediği resen tescil mükellefiyetine de aykırılık teşkil etmektedir.
    22. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanun"da bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanun"un 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle 2926 sayılı Kanun ile sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında kayıt ve tescil ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı ile devam eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
    23. 2926 sayılı Kanun"un 2. maddesi kapsamına girenlerin ürün bedellerinden 36. madde kapsamında yapılan prim tevkifatlarının Bağ-Kur’a ödenmesi hâlinde, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle sigortalı olarak kayıt ve tescil konusundaki iradenin ortaya koyulduğunun kabulü ile prim tevkifatını takip eden aybaşından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil zorunlu olmakla birlikte prim tevkifatı veya ürün teslimi olmayan yıllar yönünden 2926 sayılı Kanun uyarınca Tarım Bağ-Kur sigortalılığı için 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürüldüğünün yöntemince kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
    24. Ayrıca tarımsal faaliyetin kesintisiz olarak devam ettiği hususunun kanıtlanması yönünden 2926 sayılı Kanun"un 10. maddesinde yer alan kurum veya kuruluş kayıtlarının mevcudiyeti tek başına yeterli olmayıp, bu kayıtların fiili olarak tarımsal faaliyette bulunulduğuna dair diğer delillerle birlikte bulunması gerekmektedir.
    25. Bu doğrultuda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/10-230 E., 2011/319 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için mahkemece; çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; nüfus müdürlüğü, ilçe seçim kurulu başkanlığı ve muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli; dönem içinde Ziraat Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı; 25.04.2006 tarihli ve 26149 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun "zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "zirai kazançta vergileme" başlıklı 53 ve "vergi tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanunu’nun "vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır.
    26. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konu ile ilgili 08.12.2010 tarihli ve 2010/10-580 E., 2010/647 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/11. maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler. Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar. Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödenip ödenmediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ziraat odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa üyelik kaydı yanında bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödenip ödenmediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması hâlinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edevatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı; traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi hâlinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi celp edilmeli; hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 tarihli ve 2011/10-306 E. 2011/365 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu"nun 22. maddesi kapsamında hayvanlara ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumda bulunan tanıklar dinlenerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    27. 2926 sayılı Kanun"un 6. maddesinde tarım sigortalılığını sona erdiren nedenlere yer verilmiştir. Buna göre; sigortalılık niteliğini yitirenlerin tarım sigortalılığının yeniden başlaması için tescil veya tescil yerine geçen iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı yapılması gerekmekte olup, belirtilen durumlar dışında, kendiliğinden Kanun kapsamına alınmayacakları, Tarım Bağ-Kur sigortalılığın bir diğer sosyal güvenlik kuruluşu kapsamından çıkmaları ile yeniden başlayıp devam etmeyeceği de dikkate alınmalıdır (Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 tarihli ve 2007/21-73 E. 2007/71 K.; 03.10.2007 tarihli ve 2007/10-658 E. 2007/718 K. sayılı ilamları).
    28. Açıklanan tüm bu yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, Yerel Mahkemece Özel Dairenin 16.10.2014 tarihli ve 2013/24048 E., 2014/19755 K. sayılı kararına uyulmasına rağmen bozma kararı gereği eksiksiz olarak yerine getirilmemiştir. Hem Özel Daire kararında hem de yukarıda anlatılan şekilde davacının talep edilen 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olup olmadığına dair eksiksiz araştırma yapılarak çıkacak sonuca göre karar verilmesi gereklidir.
    29. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.01.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.





    KARŞI OY

    1. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, 01.04.2006 tarihinde kurum nezdinde kayıtlı olan ve 01.07.1987 tarihinde kurum tarafından resen tescil edilen, davacının kendisinin tarımla uğraşmasına ve tarımsal faaliyet yapmasına rağmen sigortalı bilgilerin babası üzerinde gösterilen davacının sigortalılık süresinin eksik hesaplanması ve 6111 sayılı Kanundan yararlanması gerektiğine ilişkin tespitinde davacının 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğuna dair mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    2.1.Yerel mahkemenin “davacının babasının dava konusu sigortalılık döneminden önce (11.09.1984 tarihinde) öldüğü ve ölen kişinin sigortalı olarak tescil edilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı, 7764060377 Bağ-Kur sicil numaralı giriş bildirgesi ile tescil edilen kişinin davacı olması gerekirken köy muhtarınca hata ile davacının tescil tarihinde ölü olan babası Haydar Yardım"ın adının yazıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının 7764060377 Bağ-Kur sicil numarası ile 01.07.1987 tarihinden itibaren başlatılması gereken sigortalılık süresine göre 6111 sayılı Kanun"dan yararlanması” gerektiğine dair kararının temyizi üzerine Özel Dairece “7764060377 Bağ-Kur sicil numaralı sicil dosyasının davacıya aidiyetine ilişkin ve 01.07.1987 ile 01.01.1989 tarihleri arasında dönemde davacının Tarım Bağ-Kur sigortalı sayılmasına dair kararın yerinde olduğu, ancak 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arasındaki dönem yönünden araştırmanın eksik incelemeye dayalı olduğu, bu dönem açısından davacının nerede oturduğu, Ziraat Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı, dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı, çiftçi kayıt sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemediği, tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ziraat odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı ve bu dönem aralığı yönünden eksiksiz şekilde tarımsal faaliyetinin usulünce araştırılıp karar verilmesi gerektiği” belirtilerek karar bozulmuştur.
    2.2. Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda “resen tescil tarihinde davacının tarım arazisinin bulunduğu, tarım ile uğraştığının tanık beyanlarından anlaşıldığı, 12.09.2006 tarihli 480 kg ay çekirdeği sattığına dair Bolukoğulları Ayçekirdeği Merkezince düzenlenen belgenin, Bala Ziraat Odasınca düzenlenen 18.08.1998 tarihinde 600TL, 31.03.2000 tarihli 1.000TL tahsilat makbuzlarının varlığı ve afetten zarar gören çiftçilere yardım kapsamında davacının 1989 ve 1995 yıllarında yardım ve bağış alması, Polatlı 966 sayılı Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifince düzenlenen 50 kg baldo pirinç satış belgesi ile Türkiye Şeker Fabrikaları Bala Ziraat Bölgesinde düzenlenen söküm avans listesi ve ZiraatBankası Bala Şubesinin 24.06.2015 tarihli doğrudan gelir desteğine ait hesap ekstresi nedeniyle 7764060377 Bağ-Kur kaydının tescil tarihinde ölü olan baba Haydar Yardım"a değil davacıya ait olduğunun tespitine ve davacının 2926 sayılı Kanun kapsamında 01.07.1987-01.04.2006 tarihleri arası Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması ile 6111 sayılı Kanun kapsamında 01.07.1987 tarihinden itibaren borçlarının yapılandırılmasına” karar verilmiştir.
    2.3. Verilen kararın temyizi üzerine Özel Daire “ilk bozma kararına uyulmasına rağmen, bozma kararının gereğinin yerine getirilmediği belirtilerek 01.01.1989-01.04.2006 tarihleri arası döneme ilişkin davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin araştırılması” gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    2.4. Mahkemece, “bozma kararında belirtilen hususların araştırıldığı, davacı adına kayıtlı taşınmazların, ziraat odasından davacının kayıt bilgilerinin, tarım ve hayvancılık müdürlüğünden çiftçi kayıt sistemi kaydının, İlçe Jandarma Komutanlığından, nüfus ve seçim müdürlüklerinden ikametgahının sorulduğu, gelen yazı cevaplarının ve diğer tüm belgelerin dosya içerisinde bulunduğu, ayrıca ikamet edilen köyde davacının baba adı olan Haydar ismi ile tanındığı gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle” direnme kararı verilmiştir.
    3. Verilen direnme kararının davalı kurum tarafından temyizi üzerine, çoğunluk görüşü ile Özel Dairenin ilk bozma kararına uyulması ile davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturulduğu, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi gerekçesi ile direnme kararı bozulmuştur.
    4. Çoğunluğun görüşüne aşağıda açıklanan nedenler ve özellikle kurumca resen tescil yapılması, geriye doğru tescilin sözkonusu olmaması, aslında kurum tarafından yaratılan bir uyuşmazlık da bulunmaması, ayrıca Özel Dairenin son bozmasında somut olarak hangi bozma gereklerinin yerine getirilmediğinin gerektiğinin belirtilmemesi ve özellikle sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez olması karşısında, açılan davanın kamu düzenini ilgilendirmesi ile resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu bu davada usulü müktesep haktan söz edilememesi nedenleri ile katılınmamaıştır. Zira;
    4.1. Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2, 3, 5, 9 ve 10. maddeleridir.2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları açıklanmıştır.
    Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar; kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim, dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Resen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu Kanun kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca resen yapılması gerektiği belirtilmiştir.
    Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları A.Ş. ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
    Diğer yandan, 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi kapsamında Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin prim borçlarının 36. madde kapsamında ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle sigortalı olarak kayıt ve tescil konusundaki iradenin ortaya koyulduğunun kabulü ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığının prim tevkifatını takip eden aybaşından itibaren başlatılması zorunludur.
    4.2. Resen kurum tarafından ileriye yönelik tescillerde, tarımsal faaliyet her türlü delille kanıtlanabilir. Böyle bir durumda ürün teslimi ve tevkifatı zorunlu değildir. Tarımsal faaliyetin varlığına ilişkin ziraat odası, meslek kuruluşu, kooperatif veya birliklerin kayıtları da delil olarak değerlendirilmelidir.
    4.3. Anayasa’nın 60. Maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Bu hakla ilgili uyuşmazlık, resen araştırma ilkesinin uygulandığı dava olup, bozmaya uyma usulü müktesep hak teşkil etmez.
    5. Somut uyuşmazlıkta davacı tarımsal faaliyeti nedeni ile kurum tarafından resen 01.07.1987 tarihinde tescil edilmiştir. Davacı ileriye dönük olarak ve 1984 yılında ölen babası Haydar Yılmaz adına ölümünden sonra oluşturulan sigortalılık kaydının aslında kendisine ait olduğunu belirterek ileriye dönük olarak tescilini talep etmektedir. Kurum tarafından 1984 yılında ölen babanın bu tarihten sonra tarım faaliyetine devam edildiği kabul edilmektedir. Davacı babası 1984 yılında öldüğüne göre bu tarımsal faaliyetin davacıya ait olduğu uyuşmazlık dışıdır. Kaldı ki ilk bozma sonrası mahkemece yapılan araştırma sonucunda Özel Dairece kabul edilen 01.07.1987-31.12.1988 tarihleri dışından 01.01.1989-01.04.2006 arası davacının “1989 ve 1995 yıllarında afetten zarar gören çiftçilere yardım kapsamında yardım ve bağışaldığı, 1998 ve 2000 yılında Ziraat odasınca üründen dolayı tahsilat makbuzu düzenlendiği, Kooperatife baldo pirinç sattığı, 2006 yılında ay çekirdeği üretip sattığı, Türkiye Şeker Fabrikaları Bala Ziraat Bölgesinde düzenlenen söküm avans listesine ve Ziraat Bankası Bala Şubesinin 24.06.2015 tarihli doğrudan gelir desteğine ait hesap ekstresi bulunduğu ve sonuç itibari ile 7764060377 Bağ-Kur kaydının tescil tarihinde ölü olan baba Haydar Yardım"a değil davacıya ait olduğu” saptanmıştır.
    6. Sonuç olarak, resen tescili yapılan davacının ileriye dönük tarımsal faaliyetinin aralıksız devam ettiği, aslında bu faaliyetin ölen babası adına tescilinin kurum tarafından yapıldığı ve bunun uyuşmazlık dışı olduğu, ilk bozma kararında bu olgular saptanmasına rağmen, kararın araştırmaya yönelik bozulduğu, mahkemece bozma gereklerinin ziraat odası, meslek kuruluşu, kooperatif veya birliklerin kayıtları irdelenerek yerine getirildiği, sonraki bozmanın somut olgulara dayanmadığı, kaldı ki uyulmasının da usulü müktesep hak
    oluşturmayacağı gerekçesi ile yerel mahkemenin direnme kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi