3. Hukuk Dairesi 2020/5324 E. , 2021/5665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 31.07.2002 doğumlu oğulları ..."nın 09.10.2007 tarihinde düşmesi sonucu sol ön kol kemiklerinin kırıldığını, davalı hastanede, doktor olan diğer davalı tarafından alçıya alındığını ve 02/11/2007 tarihinde alçının çıkarıldığını, devam eden süreçte 16.12.2007 tarihinde davacı küçüğün yeniden sol kolu üzerinde düştüğünü ve kol kemiklerinin tekrar kırıldığını, bunun üzerine davalı doktorun17.12.2007 tarihinde sol ön kol kemiklerine vidalı plaka takılarak ameliyat ettiğini ve tekrar alçı yapıldığını, ancak alçının çıkarılmasından sonra küçüğün bileğinde ve başparmağında hareket kabiliyetine ilişkin problem olduğunu, başka bir hekime muayene olduklarında davacı küçükte radyal sinir paralizi oluştuğu teşhisi koyulduğunu ileri sürerek; davalılardan Dr.... tarafından yapılan hatalı plak ameliyatı sonucu davalıların mağdur olduklarını belirterek , 50.000,00 YTL manevi ve 10.296,00 YTL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden bu güne kadar işlemiş kanuni faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir
Davalılar; kendilerine kusur atfedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 9.532,52 tl tazminatın 17.12.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ..."ndan alınarak küçük seyfi ye velayeten davacılara verilmesine, davacının tedavi giderlerine ilişkin fazla talebi ile maluliyete ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile , 30.000.00 TL manevi tazminatın 17.12.2007 tarihnden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ..."dan alınarak küçük ..."ye velayeten davacılara verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
3-Davalı ... aleyhine açılan davanın reddine, dair verilen karar, davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun verilen kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre kararı temyiz eden davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye duyduğu ağır manevi acıyı belli bir oranda gidermek, bozulan ruhi dengeyi onarmak, olanak dahilinde bu dengenin yeniden elde edilmesini sağlamak amacına yönelik olarak manevi tazminata hükmedilir. Manevi tazminatın ve kapsamının takdiri hakime ait bir hak ve görevdir. Ancak hakim bu hak ve görevini yerine getirirken Medeni Kanun"un 4. Maddesi hükmünü de gözetmek suretiyle hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmek suretiyle makul bir tazminata hükmetmelidir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Yasası"nın 47.(TBK 56) maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutularak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28/05/2003 tarihli ve 2003/21-368-355 ve 23/06/2004 tarihli 2004/13-291-370 sayılı kararları).
Yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek, eylem ve dava tarihi itibariyle, iktisadi ve ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü ile somut olayın özellikleri zararın miktarı, davacının maruz kaldığı haksız durum ve sıkıntı gözetildiğinde, mahkemece hükmedilen miktarın fahiş olduğunun kabulü gerekir.
O halde belirtilen ilkeler doğrultusunda takdir edilecek daha makul bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.