21. Hukuk Dairesi 2006/8957 E. , 2006/12869 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Konya 1. İş Mahkemesi
Tarih : 26.5.2006
No : 495-581
Davacı ilk Bağ-Kur prim tevkifatının kesildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren 2926 sayılı yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyizine gelince;
Dava, davacının ilk prim tevkifatının yapıldığı tarihi takibeden aybaşı olan 01.04.1998 tarihinden tescil tarihi olan 01.01.2006 tarihine kadar 2926 sayılı Yasa"ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının teslim ettiği ürünler sebebiyle ilk tevkifatının 31.03.1998 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, 20.10.1983 ila 02.08.2003 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasada aile reisi şartı arandığı, 4956 sayılı Yasa ile bu şartın 02.08.2003 tarihinden itibaren kaldırıldığı ilk tevkifatın bundan sonra 12.04.2004 tarihinde yapılması sebebiyle davacının 01.05.2004 tarihinden tescil tarihine kadar sigortalılığına karar verilmiş ise de maddi yanılgıya dayalı varılan sonuç doğru değildir.
2926 sayılı Yasa"nın Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkeklerle, 22 yaşını doldurmuş aile reisi olan kadınların bu Kanuna göre sigortalı sayılacaklarına ilişkin 2. maddesi 24.07.2003 tarihli 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile değiştirilerek " aile reisliği" ve "22 yaş" koşulu kaldırılarak 5. madde ile "18 yaşını doldurmuş olmak" koşulu getirilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık; 4956 sayılı Yasa ile getirilen bu değişikliğin davacı yönünden uygulama alanı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Uyuşmazlığın çözümü, sosyal güvenlik hukukunun niteliğinin incelenmesini ve yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların tartışılmasını gerektirmektedir.
Sosyal Güvenlik Hakkı, Anayasa ve yasalar karşısındaki konumuna göre; kullanılması zorunlu bir hak olup bu haktan vazgeçilemez, devredilemez ve kaçınılamaz. Başka bir anlatımla; sosyal güvenlik hakkı kişiye bağlı, geleceğe uzanan ve herhangi bir süre ile kısıtlanamayan temel Anayasal bir hak olup bu niteliği itibariyle diğer özel hukuk alanında yer alan kurumlarla karşılaştırılamaz ve özel hukuk kurallarıyla açıklanamaz. Sosyal Güvenlik alanında oluşuturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal hukuk devleti, niteliğinin bir gereği olarak "Sosyal Güvenlik" kavramını yaşama geçirerek somutlaştırır.
Diğer yandan, değişiklikten önce 2926 sayılı Yasa"nın 2,maddesinde kadın sigortalılar için konulmuş olan "aile reisliği" kavramı tarımda kendi adına ve hesabına çalışan kişiler arasında ayrım yaratmakta olup Anayasamızda ifadesini bulan "eşitlik" ilkesi ile de bağdaşmayan ayrımcılık içeren bir hükümdür. Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucuda yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.
Öte yandan; bir çok Yargıtay kararlarında da açıkça vurguladığı üzere bu tür yeni yasaların ünlü hukukçu Roubier’in açıkladığı üzere yürürlüğe girmeleri ile görülmekte olan tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği başka bir anlatımla yeni yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal tesirini göstereceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesinden değil, zaman içerisindeki ani etkileri söz konusu olmaktadır. Esasen HUMK 578 maddesi nedeniyle Yargıtay’ın 7.12.1964 günlü Tevhidi İçtihadı ile Hukuk Genel Kurulunun 9.3.1988 gün 1987/860 Esas, 1988/232 karar sayılı kararında da bu görüşe yer verilmiştir
Uyuşmazlığa konu bu olayda hukuksal ve maddi alanda etkisini göstermiş, hukuk kuralları uyarınca tamamlanmış ve sonuçlarını doğurmuş bir kazanılmış hak söz konusu değildir. Sosyal güvenlik kurallarının tanımlanan niteliği nedeniyle lehe olan bu düzenlemenin ihtilafa uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda davacı 25.07.1957 doğumlu olup ihtilaf konusu dönemde 31.03.1998, 04.05.1999, 02.05.2000 ve 26.03.2002 tarihinde sattığı ürün bedellerinden tevkifat yoluyla prim kesintisi yapıldığı, evli olduğu, 30.12.1982 tarihinden itibaren P.E. Kooperatifi Birliğine, 23.02.1998 tarihinden itibaren de Ziraat Odasına kaydının olduğu ve Kurumca 01.01.2006 tarihi itibariyle de kayıt ve tescil edildiği görülmektedir. Tüm bu belgelerden davacının 01.04.1998 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlatılması gerektiği açıkça ortadadır.
Mahkemece bu hukuki olgular gözetilmeksizin davanın kabulü gerekirken davacının "aile reisi" olmadığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.