3. Hukuk Dairesi 2017/3456 E. , 2017/9435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili ; Davalı tarafından davacı müvekkilleri aleyhine başlatılan ... Müdürlüğü"nün 2010/2782 E ve 2011/28296 E sayılı icra takiplerinde dayanak olarak 23.02.2008 tarihli sözlü kira akdi gösterilmişse de aslen taraflar arasında çeşitli tarihlerde akdedilmiş birçok yazılı kira sözleşmesi bulunduğunu, 2008 yılında 30.08.2006 tarihli yazılı kira sözleşmesinin geçerliliğini korumakta olup bu nedenle talep edilen alacakların bu sözleşme esas alınarak değerlendirilmesi gerektiğini kaldı ki 30.08.2006 tarihli kira sözleşmesinin de 01.10.2009 tarihli sözleşme ile ortadan kaldırıldığını halen de 01.10.2009 tarihli sözleşme ile davacılardan ...c.Ltd.Şti ile davalı arasındaki kira ilişkisinin devam ettiğini, 01.10.2009 tarihli kira sözleşmesinin önceki dönem kira borçları bakımından ibra niteliğinde olduğunu ;Bir an için müvekkili şirketin davacıya 01.10.2009 tarihinden sonraki dönem için kira borcu bulunduğu kabul edilse bile aylık kira bedelinin 625 TL olduğu göz önüne alındığında icra takiplerinde talep edilen miktarda borç bulunmadığını ; 2010/2782 E sayılı icra takibi ile talep edilen 5.616 TL ödenmeyen kira artış farkı kaleminin de hangi kritere göre belirlediğinin anlaşılamadığını oysa ki 01.10.2009 tarihli sözleşmede kira artış oranının Tefe-Tüfe ortalaması olarak belirlendiğini bu bakımdan talep edilen bedelin fahiş olduğunu ; Davacılardan ... ve İbrahim Levent Düvencioğlu"nun kira sözleşmelerinin tarafı olmadığı gibi davalıya karşı borçları da bulunmadığını , şahısların sadece kiracı şirketin yetkilileri olduklarını ; Kira bedelinin bankaya ödendiğini yine müvekkili şirketin davalıya 2011/28296 E sayılı icra dosyasından bir borcu olduğu düşünülse dahi kira bedeli aylık 625 TL olduğundan borçlu
bulunabileceği miktarın yaklaşık 8.125 TL olduğunu beyanla .... Müdürlüğü"nün 2010/2782 E ve 2011/28296 E sayılı dosyaları ile başlattığı icra takiplerinden davacıların borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline,davalı aleyhine % 40 " tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine; Davacılardan ... ve ... ile davalı ... arasında kiracılık ilişkisinin bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Dava konusu icra takiplerine vaki itirazlara yönelik itirazın kaldırılması ve itirazın iptali davaları açıldığını ,itirazın kaldırılması davasının kabul ile sonuçlandığını , itirazın iptaline ilişkin davanın ise henüz derdest olduğunu, halihazırda aynı borç ilişkisinden kaynaklanan aynı taraflar arasındaki derdest davalar mevcut iken aynı konuda menfi tespit davası açılamayacağını belirterek derdestlik itirazında bulunduklarını ; 2010/2782 E sayılı takibin müvekkilinin kendi hissesi ve vasisi olduğu Perihan ...."ın eşit miktardaki hissesi için yapıldığını, mahcur hissedar Perihan ...."ın 25.11.2011 tarihinde vefat edip geriye tek mirasçı olarak müvekkili Taner ...."ı bıraktığından 2011/28296 E sayılı takipte bu meşruhata gerek görülmediğini ; İtirazın sadece borca yönelik olduğundan aylık kira tutarının çekişmesiz olduğunun kabulü gerektiğini zira itirazın kaldırılması davasında ödemeden hiç bahsedilmeyip kontratın sunulmadığını ;Taraflarında yazılı kontrat örneği olmadığı için müvekkilinin beyanları ve davacı taraf ile birlikte hazırladıkları borç alacak listesi esas alınarak takip yapıldığını , 30.08.2006 tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesinde yazılı aylık 600 TL kira bedelinin yalnızca davalı ... "in hissesine yönelik olduğunu , Perihan ...."ın da aynı miktarda hissedar olduğu dikkate alındığında toplam kira bedelinin 1.200 TL olduğunun ortaya çıkacağını, 01.10.2009 tarihli sözleşmenin ise davacının müvekkilinden maliyeye ibraz etmek için istemesi nedeniyle hazırlanan bir sözleşme olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,.... 5.İcra Müdürlüğü"nün (İstanbul Anadolu 16.İcra Müdürlüğü) 2010/2782 sayılı dosyasına karşı İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi"nde 24/01/2012 tarihinde 2012/51 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı ve dosyanın derdest olduğu , davacıların bu dosyaya yönelik talep şartları oluşmadığı ve davaya açmakta hukuki yararları olmadığı belirtilerek bu husustaki talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına ; .... 5.İcra Müdürlüğü"nün (İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü"nün) 2011/28296 E sayılı dosyasından ise 2.503,71 TL borçlu olmadıklarının tespiti ile bu kısma ilişkin icra takibinin iptaline ; Davacılardan ..."nin kiracılık sıfatının olmadığının tespitine ; Davacılardan ..."nun kiracılık sıfatının bulunduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Kural olarak ; İcra takibine vaki itirazın iptali davası açılması, icra takibine yönelik menfi tespit davası açılmasına engel teşkil etmediği gibi derdestlik de oluşturmaz. Mahkemece , davacıların .... 5. İcra Müdürlüğü"nün 2010/ 2782 E. Sayılı dosyası ile 05.11.2011 tarihinde başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin dava açmakta hukuki yararları bulunmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; bahsi geçen takibe yönelik istemlerinin de incelenerek sonucuna göre esasa dair bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2-Davacı şirket ile davalı ... ile dava dışı ..... tarafından düzenlenen 20.01.2002 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi bulunmaktadır. Esas olarak ilk sözleşme ortadan kaldırılmadan daha sonra yapılan sözleşmelere değer atfedilemez. Mahkemece, 20.01.2002 başlangıç tarihli sözleşme hükümleri nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken işbu sözleşmenin ortadan kaldırılıp kaldırılmadığı üzerinde durulmadan 30.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesine değer verilerek alacak miktarı hesaplanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davalı tarafından davacı şirket dışında diğer davacılar aleyhine de icra takibi başlatılmış olmakla her üç davacının da bu davayı açmakta hukuki menfaati mevcut olup davacılardan ... "nun kira sözleşmesinin tarafı olmadığı ve bu nedenle adı geçen davacının kiracılık sıfatının bulunmadığına karar verilmesi gerekirken bu davacının açtığı davanın reddine karar verilmesi de doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci, ikinci ve üçüncü bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.