10. Hukuk Dairesi 2015/14695 E. , 2016/3212 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl ve birleşen davalar itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddinde karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada davalıya 01.03.2001 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığı, oda kaydındaki usulsüzlüğü tespit eden müfettiş raporuna istinaden 1479 sayılı Kanun kapsamında 20.04.1982-21.03.1985 tarihleri arasındaki sigortalılığın ve buna bağlı olarak 01.11.2011 tarihinde aylığı iptal edilerek ödenen aylıklar ile tedavi giderinin tahsili için davalı aleyhine takip yürütüldüğü, davalının Kurum işlemleri aleyhine açtığı davanın reddedildiği söz konusu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizin 30.04.2012 günlü ve 2011/3084 E. 2012/7453 K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildikten sonra, davacı kurum avukatınca asıl davayla birleştirilme talepli olarak açtığı itirazın iptali davasının konusunun da davalının aylığının iptali nedeniyle yersiz ödeme dönemleri bakımından davalıya yapılan sağlık giderlerinin kurumca yersiz ödeme oluşturduğu iddiası ile 330,96TL asıl alacak 1106,96 TL işlemiş faizi olmak üzere 1437, 92 TL tutarındaki takip olduğu, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davacı kurumca açılan her iki davanın birleştirildiği, davalı hakkında asıl davadaki takibe konu olarak 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “b” fıkrasının uygulanması, birleşen davada ise 1479 Sayılı Yasanın yersiz alınan primlerin iadesi hükümlerini düzenleyen 55’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Şu kadar ki, daha önce sağlanan yardımlara ilişkin giderler ilgililerden geri alınmaz.” Hükmü gerekçeleri ile asıl davada kısmen kabul, birleşen davadaki itirazın iptali talebinin ise reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de verilen kararın yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.04.2013 tarih, 2012/10–1486 Esas ve 2013/558 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı şekilde; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 3165 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanun’un 24–25. maddelerine göre davacının geçerli bir sigortalılığından bahsedebilmek için kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması yanında bu çalışmanın gerçek veya götürü usulde vergi kaydı, geçerli bir esnaf sicili veya meslek kuruluş kaydının varlığına ihtiyaç vardır.
Eldeki davada ise mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, oda kaydındaki usulsüzlük nedeniyle bağlanan aylığın iptali ve davaya konu yersiz aylıklar bakımından 5510 Sayılı Yasanın 96’ncı maddesi kapsamında uygulama yapılırken davalı yerine davacı kurumun hatasının varlığına dair kabulden hareketle aldırılan bilirkişi raporunun esas alınarak karar verilmesi ile birleşen ve sağlık yardımlarını konu edinen takibe itirazın iptali davası bakımından, davanın yasal dayanağının 1479 Sayılı Yasanın ek 11, 12 ve 13’üncü maddeleri olmasına rağmen, 1479 Sayılı Yasanın yanlış veya yersiz alınan primlerin iadesini düzenleyen ve dava ile ilgisi bulunmayan 55’inci maddesinin tatbiki ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, yapılacak iş, asıl ve birleşen davalar bakımından, müfettiş raporuna istinaden iptal edilen 20.04.1982-21.03.1985 sigortalılık dönemine karşılık gelen prim ödemeleri toplamını tereddüte mahal bırakmayacak şekilde Kurumdan sorarak belirlemek, gerekli görüldüğü takdirde bu konuda uzman bilirkişi görüşüne başvurup ancak 20.04.1982-21.03.1985 tarihleri arasına karşılık gelen pirim ödemelerinin mahsup edilebileceğini gözeterek, meydana gelen yersiz ödemelerde davalı sigortalının hatası bulunduğunun kabulü ile Kurum alacağını 5510 Sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında Kurum işlemine göre geriye doğru 10 yıl giderek belirleyen denetlenebilir bir hesap raporu almak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,14.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.