10. Hukuk Dairesi 2015/14911 E. , 2016/3196 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
.
Dava, sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı...Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, davacı kurum avukatı tarafından 6183 Sayılı Yasa kapsamındaki borçları nedeniyle 06.08.2010 tarihinde yapılan satış işleminden sonra, davalı kurumca 16.08.2010 tarihli paylaştırma kararıyla kendi alacağının ilk sırada kabul edilmesine, davacı kurum tarafından konulan 12.12.2000 tarihli haciz kararı nedeniyle ilk sırada kendisinin bulunması gerektiğinden bahisle itiraz ettiği, mahkemece verilen ilk kararın temyizi üzerine, Dairemizce dosyada her iki tarafın da idare olması nedeniyle uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiğine işaret edilerek bozulmuş ise de, bozma kararı sonrasında uyuşmazlığın Uyuşmazlık Mahkemesine götürüldüğü ve Uyuşmazlık Mahkemesinin 26.01.2015 tarihli ve 2015/67 Esas, 2015/36 Karar sayılı ilmaı ile uyuşmazlığın adli yargıda ve iş mahkemeleri nezdinde görülmesi gerekeceğine dair kesin karar sonrasında mahkemece yapılan yargılamada davacı kurumca konulan haczin (pol-net çıktısı esas alınarak) 20.06.2000 tarihli olduğu ve satıştan elde edilecek ilk paranın davacı Kurumun hakkı olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmakta ise de verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın Yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 69. maddesinde, “Her amme idaresi, diğer bir amme idaresi tarafından yapılan hacizlere, amme alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olmak şartıyla, haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebilir. Hacze iştirak halinde, hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak tarihi sırası ile alacaklarına mahsup edilmek üzere, hacze iştirak eden dairelere ödenir”. Hükmü kabul edilmiştir. 6183 sayılı Kanun"un 21/1. maddesinde ise Kamu dışında üçüncü şahıslar tarafından haczedilen malların paraya çevrilmesinden önce o mal üzerine kamu alacağı için haciz konulması hâlinde kamu alacağının hacze iştirak edeceği ve satış bedelinin garameten paylaştırılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm kamu alacaklarının ilk hacze iştirakleri yönünden özel bir düzenleme olduğundan, İİK"nın 206. ve 207. maddesi kamu alacaklarının hacze iştirak etmesinde uygulanmaz. Kamu alacağının
hacze iştiraki açısından ilk haczin dayandığı alacağın niteliği ile ilgili bir ayrım yapılmadığından, ilk haczin dayandığı alacak hangi sebepten doğarsa doğsun kamu alacağı için satıştan önce haciz konulmuşsa ilk hacze iştirak eder. Öte yandan, 6183 sayılı Kanun"un 21/1. maddesi, ilk haczin üçüncü kişiler tarafından uygulanması hallerine münhasır olup, üçüncü kişiden sonra birden çok kamu alacaklısı tarafından haciz konulması halinde, haciz sahibi bütün kamu alacaklılarının ilk hacze iştirakinin kabulü gerekir. Böyle bir ihtimalde kamu alacaklıları bakımından aynı Yasa"nın 69. maddesi uygulanmaz. Diğer anlatımla, üçüncü kişilerin alacağı için haczedilen mallar, malın satışı tarihinden önce bir kamu alacağı için de haczedilirse anılan Yasa"nın 69. maddesi uygulanmaz ve mahcuza satıştan önce haciz uygulayan bütün kamu idarelerinin kamu alacağı ilk hacze iştirak eder ve satış bedeli aralarında garameten paylaştırılır. 69. madde hükmü, bedeli paylaşıma konu mal üzerindeki bütün hacizlerin kamu kurumlarına ait olması halini; 21. maddesinin birinci fıkrası ise ilk haczin İcra ve İflas Kanunu"na göre (özel hukuk kişileri tarafından kamu alacakları dışındaki alacaklar için) konulmuş olması halini düzenlemektedir.
Eldeki davada da, mahkemece öncelikle davacı kurumun 2002/113 sayılı icra dosyasından tevhitle yapıldığı anlaşılan takip dosyası içerisinde 20.06.2000 tarihli haciz kararının dosya arasına celbi ile ilk yapılan takip üzerinde tevhit edilmesi(birleştirilmesi) gerekeceğinden 20.06.2000 tarihli haczin niteliği (ihtiyati/kesin) üzerinde de durularak, mahkemece esas alınan mahcuz aracın pol-net çıktısının da esas alınamayacağı dikkate alınarak, davaya konu olayda 6183 sayılı Yasa’nın 21 ve 69’uncu maddeleri hakkında yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar veirlmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.