11. Hukuk Dairesi 2011/15391 E. , 2013/200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/09/2011 tarih ve 2009/158-2011/223 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kimlik bilgilerinin 3. bir şahıs tarafından kullanılarak, davalı ... şirketine ait bir bayiden müvekkilinin hattına ait simkart değişikliği yapıldığını ve 01/12/2008 tarihinde yeni bir simkart çıkarıldığını, 3. şahıs tarafından müvekkilinin ... ... Şubesi’nde bulunan ... hesabına ait cep internet şifresi ele geçirilerek ..."de bulunan bir internet kafeden hesapta bulunan 24.000 TL"nin ... ... Şubesi nezdindeki ...’ya ait ... nolu hesabına 01/12/2008 günü saat:12:30 itibariyle EFT yapıldığını, sahte kimlik ile simkart değişikliği yapan şahıs tarafından paranın çekildiğini, simkart değişikliği için yapılan başvuruda kullanılan sahte kimliğin cüzdan seri numarası, doğum tarihi, doğum yeri, gibi bilgilerin tümüyle gerçeğe aykırı olduğunu, basit bir kontrolle bunun GSM şirketi tarafından anlaşılabileceğini, bu kadar farklılığa rağmen kimliğe itibar edilmesinin büyük bir ihmalin göstergesi olduğunu, internet ve telefon bankacılığının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin ıslak ve elektronik imzası bulunmadan gerçekleştirilen bir EFT işlemi ile mağduriyetine sebebiyet verildiğini, bankanın objektif özen yükümlüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek, 24.000 TL maddi tazminatın 01/12/2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, güvenlik önlemlerinin müşteri tarafından eksiksiz bir şekilde uygulanması ve müşterinin kullanıcı kodu, parola ve şifresinin 3. şahıslar tarafından elde edilmesinin müşterinin alacağı mevcut teknik önlemlerle önlenmesinin mümkün olmadığı, davacının şifresinin nasıl çalındığının da teknik imkansızlıklarla somut olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple davacıya müterafik kusur yöneltilemeyceği her ne kadar bilirkişi raporunda davalı ...’nin zarardan %25 davalı bankanın %75 oranında kusurlu olduğu bildirilmişse de davacının zararının tamamını davalılardan müşterek ve müteselsilen talep etme hakkı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 24.000 TL’nin 01/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, ayrı ayrı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ...’nin tüm temyiz itirazlarının reddi ile adı geçen davalı yönünden hükmün onanması gerekmiştir.
2- Davalı ...’nin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davalı banka nezdinde açılmış olan davacıya ait hesaptaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlem sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. Borçlar Kanunu’nun 306 ve 307 nci maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.
Somut olaya gelindiğinde, usulsüz işlemin gerçekleşmesinde davalı ...nin kusurlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, davacı ile bu davalı arasında internet bankacılığı ile ilgili bir sözleşme olmadığı gibi, dava konusu iddia edilen zarar, aslında diğer davalı bankanın zararıdır. Davacının alacağı, davalı banka açısından aynen devam etmektedir. Davacı talebini, akidi davalı bankaya yöneltmelidir. Şayet usulsüz işlemde davalı ...’nin bir kusuru mevcut ise, bu hususu ileri sürme hakkı, mevduatı saklamakla yükümlü, bu davalının eylemi ile zarar gördüğünü ileri süren davalı bankaya aittir. Bu durum karşısında, davacının açtığı davada davalı ...ye husumet düşmeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı bankanın tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu davalı yönünden ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ’nin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.283,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Banka"dan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı ..."ne iadesine, 09/1/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.