
Esas No: 2018/78
Karar No: 2018/296
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/78 Esas 2018/296 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 27.05.2014
Sayısı : 31-252
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçundan sanık ..."un TCK"nun 297/1, 62, 53, 58 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve müsadereye ilişkin Çorum 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.05.2014 gün ve 31-252 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.09.2017 gün ve 6192-10546 sayı ile;
"Bilirkişi raporu ile suça konu eşyanın TCK"nun 6. maddesi kapsamında kalan silahtan sayılan aletlerden olduğunun tespiti karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir" açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.10.2017 gün ve 222345 sayı ile;
"TCK"nun 297. maddesi "(1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 7/7/2011 tarihli ve E.:2010/69, K.:2011/116 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/20 md.) Birinci fıkra kapsamı dışında kalan;
a) Firarı kolaylaştırıcı her türlü alet ve malzemeyi,
b) Her türlü saldırı ve savunma araçları ile yangın çıkarmaya yarayan malzemeyi,
c) Alkol içeren her türlü içeceği,
d) Kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzemeyi,
e) 188 inci maddede tanımlanan suçlar saklı kalmak üzere, yeşil reçeteye tabi ilaçları,
f) Kurum idaresince incelenmek üzere alınanlar hariç, mahkemelerce yasaklanmış veya suç örgütlerini temsil eden yayın, afiş, pankart, resim, sembol, işaret, doküman ve benzeri malzemeler ile örgütsel haberleşme araçlarını,
g) Yetkili makamlarca izin verilenler hariç, ses ve görüntü almaya yarayan araçları, ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokan, buralarda bulunduran veya kullanan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır..." şeklindeki düzenleme ile ceza infaz kurumlarında veya tutukevlerine sokulması ve buralarda bulundurulması suç olan eşyaların ve bunlara ilişkin cezanın ne olduğu hüküm altına almıştır.
TCK"nun 6/1-f maddesi ise "Silah deyiminden;
1. Ateşli silâhlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,
...
Anlaşılır" şeklindeki düzenleme ile Türk Ceza Kanunu uygulamasında nelerin silah olarak kabul edileceğinin tanımını yapmıştır.
TCK"nun 297/1. maddesindeki düzenlemede yer alan yasak eşyalardan olan silahın, TCK"nun 297/2-b maddesinde yasaklanan "her türlü saldırı ve savunma araçları" ile TCK"nun 6/1-f-3 ve 4"de yer alan silah tanımları nedeniyle ayniyet kesbettiği ve Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesinin kabulünden hareketle TCK"nun 6/1-f maddesinde yer alan tanıma uyan her eşya yönünden TCK"nun 297/1. maddesinin uygulanması gerektiği, TCK"nun 297/2-b maddesinin uygulanırlığının ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Yasa koyucu hangi silahların TCK"nun 297/1. maddesi kapsamında kaldığına, tanımı itibarıyla silah olduğunun kabulünde zorunluluk bulunan savunma ve saldırı araçlarından hangilerinin ise TCK"nun 297/2. maddesi kapsamında kaldığına dair açık bir tasnife gitmemiştir. TCK"nun 6/1-f maddesinde yapılan silah tanımına ve TCK"nun 297/1. maddesinde yasaklanan eşyaları tarif ederken "silah" tabirinin kullanılmış olmasına rağmen, TCK"nun 297/2-b maddesinde farklı bir düzenleme yapılmış olması karşısında, her iki fıkranın kapsamının tayininde zorunluluk olduğu görülmektedir.
Her iki fıkranın gerekçelerine bakıldığında açık bir tasnifin burada da yapılmamasına rağmen, TCK"nun 297/1. maddesine dair "Birinci fıkrada, infaz kurumu veya tutukevine sokulan veya bulundurulan eşyanın silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı olması hâlinde verilecek ceza belirlenmiştir. Ancak, bunlardan silâhın, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin temin edilmesi ya da bulundurulması esasen suç teşkil etmektedir. Bu durumda fikri içtima hükümlerine göre fail daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacaktır. Ancak, bu şekilde belirlenen ceza, fıkrada belirtilen oranda artırılacaktır" şeklindeki gerekçede yer alan, TCK"nun 297/1. maddesinde yazılı silahın temini ya da bulundurulmasının esasen suç teşkil etmesi nedeniyle cezanın TCK"nun 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kurallarına göre belirleneceği ve cezanın bu madde gereğince artırılacağına dair açıklamadan hareket edildiğinde, TCK"nun 297/1. maddesinde yazılı silahtan kastedilenin, bulundurulması ve taşınmasının bizatihi suç kabul edilen ve cezai yaptırıma bağlanan silah olduğu ve bu manada 6136 sayılı Kanun kapsamında kalan ateşli silah ve bıçakların TCK"nun 297/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bunun dışında kalanların ise TCK"nun 297/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Yargıtay 16. Ceza Dairesi"nin 16.01.2017 gün ve 2016/4973 Esas, 2017/42 Karar, 16.01.2017 gün ve 2016/4928 Esas, 2017/41 Karar, 16/01/2017 gün ve 2016/4520 Esas, 2017/40 Karar sayılı kararları da bu yöndedir.
Buna göre;
Suç tarihinde Çorum L Tipi Ceza İnfaz Kurumundan, Samsun Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilen sanığın bu sevk sırasında üzerinde el yapımı şişin ele geçirildiği, bahse konu şişin saldırı ve savunmada kullanılan her türlü yaralayıcı ve bereleyici alet tanımına uyduğunun bilirkişi raporuyla da anlaşıldığı, bu şekilde sanığın infaz kurumlarına sokulması yasak olan eşyayı infaz kurumunda bulundurduğu somut olayda, sanığın eyleminin TCK"nun 297/2-b maddesi kapsamında kaldığı düşünüldüğünden hükmün bozulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.01.2018 gün ve 21310-793 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin, TCK’nun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında mı, yoksa aynı maddenin ikinci fıkrasının “b” bendi kapsamında mı kaldığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Çorum L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu görevlilerince düzenlenen 04.10.2010 tarihli tutanakta; başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan sanık ..."un kaldığı koğuşa gidilerek güvenlik nedeniyle Samsun Ceza İnfaz Kurumuna sevk edileceği hususunun kendisine bildirilmesi üzerine, sanığın içeriye görevlilerin girmesini ve dışarı çıkarılmasını engellemek amacıyla koğuşta bulunan eşyalara zarar verip elinde bulundurduğu el yapımı şişle görevlilere saldırdığının belirtildiği,
Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve kamu malına zarar verme suçlarından açılan davada yargılama yapan mahkemece, olayda ele geçirilen şiş nedeniyle ayrıca TCK"nun 297. maddesi uyarınca işlem yapılması için suç duyurusunda bulunulması üzerine yürütülen soruşturma sonucunda sanık hakkında aynı suçtan kamu davası açıldığı,
Polis memuru bilirkişi tarafından düzenlenen 26.05.2014 tarihli raporda; suça konu eşyanın el yapımı şiş olup çakmağın içine yerleştirilmiş bir çivi olduğu, tutma yerinin sargı beziyle sarılarak üzerinin kapatıldığı ve sap kısmının 6,5 cm, uç kısımınının ise sivri olup 7 cm olduğu, yaralayıcı ve öldürücü özelliği bulunan silah kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşlerine yer verildiği,
Yerel mahkemece suça konu şiş üzerinde yapılan gözlem sonucunda da; suça konu aletin çakmağa monte edilmiş çiviye benzer bir malzemeden yapıldığının, bu hâliyle saldırı ve savunmada kullanmaya elverişli ve TCK"nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında kalan silah olduğunun belirtildiği,
Kovuşturma aşamasında Çorum L Tipi Ceza İnfaz Kurumundan gönderilen yazıda; suça konu şişin kurum kantininde satılmadığının ve el işi faaliyetlerinde kullanılmasının mümkün olmadığınının bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanıklar Kadir Erdoğan, İlhan Kılıç ve Musa Çelebi; ceza infaz kurumunun personeli olduklarını, olay günü sanık ..."ın başka bir ceza infaz kurumuna nakil olmamak için elinde bulundurduğu şişi sallayarak direndiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... soruşturmada; olay günü ceza infaz kurumundan sevk olmak istemediğinden görevlilere direndiğini, bu sırada söz konusu şişin masasının üzerinde durduğunu,
Kovuşturmada; bahse konu şişi kantinden temin ettiğini ve el işinde kullandığını,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun “İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak” başlıklı 297. maddesi suç tarihi itibarıyla;
“(1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir” biçiminde ve anılan maddenin birinci fıkrasında sayılanlar dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumu veya tutukevine sokma, bu kurumlarda bulundurma veya kullanma eylemleri aynı maddenin ikinci fıkrasında suç olarak düzenlenmişken, söz konusu ikinci fıkra Anayasa Mahkemesinin 07.07.2011 tarihli ve 69-116 sayılı kararında belirtilen "...297. maddenin (1) numaralı fıkrasında suça konu olabilecek eşyaların nitelikleri tek tek sayılmış olmasına karşın, itiraz konusu kuralda böyle bir nitelik belirlemesi yapılmadan, sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanda idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirleme yetkisi tanınmıştır. Buna göre kuralda, idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirlerken hangi nitelikleri esas alacağı hususuna açık ve belirgin olarak yer verilmediğinden dolayı kural, belirli ve öngörülebilir olmadığı gibi suçun yasallığı ilkesine de uygun değildir" şeklindeki gerekçeyle iptal edilmiş ve iptal kararı Resmi Gazete"de yayımlandığı 21.10.2011 tarihinden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmiştir.
Karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile anılan maddenin ikinci fıkrası;
"Birinci fıkra kapsamı dışında kalan;
a) Firarı kolaylaştırıcı her türlü alet ve malzemeyi,
b) Her türlü saldırı ve savunma araçları ile yangın çıkarmaya yarayan malzemeyi,
c) Alkol içeren her türlü içeceği,
d) Kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzemeyi,
e) 188 inci maddede tanımlanan suçlar saklı kalmak üzere, yeşil reçeteye tabi ilaçları,
f) Kurum idaresince incelenmek üzere alınanlar hariç, mahkemelerce yasaklanmış veya suç örgütlerini temsil eden yayın, afiş, pankart, resim, sembol, işaret, doküman ve benzeri malzemeler ile örgütsel haberleşme araçlarını,
g) Yetkili makamlarca izin verilenler hariç, ses ve görüntü almaya yarayan araçları,
Ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokan, buralarda bulunduran veya kullanan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
TCK"nun 297. maddesinin 6763 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen ikinci fıkrasının gerekçesinde;
"Madde ile, Türk Ceza Kanununun 297. maddesinin ikinci fikrası yeniden düzenlenerek, birinci fıkra kapsamı dışında kalan eşya ve malzemelerden hangilerinin ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokulmasının ya da buralarda bulundurulmasının veya kullanılmasının suç oluşturacağı açıkça belirlenmektedir.
Anayasa Mahkemesi 7/7/2011 tarihli ve E.: 2010/69, K.: 2011/116 sayılı Kararında, Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin belirlilik ilkesi olduğunu, bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması gerektiğini belirterek söz konusu ikinci fıkrayı iptal etmiştir.
Yapılan düzenlemeyle, ceza infaz kurumuna sokulması ya da bu kurumlarda bulundurulması veya kullanılması yasak olan eşyalar açıkça belirlenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin bahse konu iptal kararı doğrultusunda hüküm getirilmektedir" açıklamalarına yer verilmiştir. Buna göre; Anayasa Mahkemesinin 07.07.2011 tarihli ve 69-116 sayılı iptal kararında belirtilen ilkeler doğrultusunda ilgili fıkra yeniden düzenlenerek, maddenin birinci fıkrası kapsamındaki silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı dışında kalan eşya ve malzemelerden hangilerinin ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokulmasının ya da buralarda bulundurulmasının veya kullanılmasının suç oluşturacağı belirlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasına göre, suçun oluşabilmesi için iki seçimlik hareket öngörülmüş olup bunlardan birincisi; "İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokma", ikincisi ise; "İnfaz kurumunda veya tutukevinde silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı bulundurma"dır. TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasındaki suçun oluşabilmesi için bu iki seçimlik hareketten birisinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Fıkrada sayılan eşyanın temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması hâlinde ise, 5237 sayılı TCK"nun 44. maddesi gereğince fikri içtima hükümleri uyarınca belirlenecek cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir.
"Bulundurma" kavramı, maddede sayılan eşyanın kişinin üzerinde veya hâkimiyet alanında tutulması anlamına gelmektedir. Ancak bulundurmanın kabul edilebilmesi için kişinin yasak eşyayı üzerinde veya hakimiyet alanında tutması fiilinin makul bir süre devam etmesi gerekmektedir. Başka bir kişi tarafından üstte veya hâkimiyet alanında bulundurulan yasak eşyanın sadece kullanılması eylemi tek başına bulundurma olarak kabul edilemeyecektir. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, c.6, s. 8591) "Yasak eşya sokma" biçimindeki seçimlik hareket ise, belirtilen yasak eşyanın çeşitli yol ve yöntemlerle dışarıdan infaz kurumuna veya tutukevinin içine sokulması suretiyle gerçekleştirilebilecektir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 17.10.2017 gün ve 797-415 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşabilmek için Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin üzerinde de durulması gerekmektedir.
17.06.2005 gün ve 25848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin, “El işi faaliyetleri" başlıklı 14. maddesi;
"Hükümlülerin, gerekli malzemeler kantinden temin edilmek koşuluyla, el işi faaliyetlerini, ceza infaz kurumlarının uygun bölümlerinde yapmaları esastır.
Ceza infaz kurumunun güvenliğini bozmamak kaydı ile bu faaliyetlerin devamına koğuş, oda ve eklentilerinde izin verilebilir.
Maket bıçağı, tornavida gibi kesici ve delici alet ile boyama ve yapıştırmada kullanılan madde ve malzemelerin koğuş, oda ve eklentilerinde bulundurulmasına izin verilmez” biçiminde düzenlenerek, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların el işi faaliyetlerini nerede ve ne şekilde yürütebileceklerine dair usul ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre, hükümlü ve tutukluların koğuş, oda ve eklentilerinde el işi faaliyetleri yapmaları izne tabi tutulmuştur. Ancak, maket bıçağı, tornavida gibi kesici ve delici aletler ile boyama ve yapıştırmada kullanılan madde ve malzemelerin anılan yerlerde bulundurulmasına izin verilmeyeceği belirtilmiştir.
Gelinen bu aşamada TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen "silah"; aynı fıkranın ikinci cümlesindeki "bu silahın, temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması" ve aynı maddenin 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "her türlü saldırı ve savunma araçları" tabirleri de irdelenmelidir.
Silahtan neyin anlaşılması gerektiği, TCK’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde beş alt bent halinde sıralanmıştır. Buna göre;
1. Ateşli silâhlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler, silah sayılmaktadır.
TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen suçun tipe uygun eylem unsuru, infaz kurumuna veya tutukevine silah sokulması yahut bulundurulması olduğundan, bu suçun işlenip işlenmediğinin tespiti için öncelikle somut olayda eyleme konu nesnenin, aynı Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde belirtilen anlamda bir silah olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Yener Ünver, TCK"da Düzenlenen Adliyeye Karşı Suçlar, 4. Baskı, Seçkin Hukuk, Ankara, 2016, s. 586). Zira, TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde kastedilen "silah"ın, aynı Kanunun 6. maddesinde tanımlanan nesnelerden olduğu anlaşılmaktadır (Zeki Hafızoğulları/Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Millete ve Devlete Karşı Suçlar, 1. Baskı, US-A Yayıncılık, Ankara, 2017, s. 278).
Öte yandan, TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının, "Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır" şeklinde düzenlenen ikinci cümlesinde, maddenin birinci fıkrasında sayılan silahın, infaz kurumuna veya tutukevine sokulması veya buralarda bulundurulması fiilleri ayrı bir suç oluşturduğu takdirde, örneğin ele geçirilen eşyanın 6136 sayılı Kanun kapsamına girmesi hâlinde, TCK"nun 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek cezanın yarı oranda artırılacağı hükme bağlanarak, kanun koyucu bu suçların faillerinin daha fazla ceza ile cezalandırılmaları yönünde iradesini ortaya koymuştur. Buna göre, TCK"nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında kalan bir silahın, temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması hâlinde, 297. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi tatbik edilecek, aksi takdirde aynı fıkranın birinci cümlesi uygulanacaktır.
Diğer taraftan, 6763 sayılı Kanun ile 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren anılan maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi "Her türlü saldırı ve savunma araçları..." şeklinde düzenlenmiş olup ikinci fıkranın ancak birinci fıkra kapsamı dışında kalan hâllerde uygulanabileceği madde metninde açıkça belirtilmiş, ikinci fıkranın gerekçesinde de bu husus vurgulanmıştır. Yine söz konusu gerekçede, anılan fıkranın düzenleniş amacı olarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararında belirtilen ilkelerin gözetildiği belirtilmiştir. Bu bakımdan, 6763 sayılı Kanun ile TCK’nun 297. maddesinin ikinci fıkrası ihdas edilirken, kanun koyucunun aynı maddenin birinci fıkrasının kapsamını daraltmayı ve suçun unsurlarını değiştirmeyi amaçlamadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte gözetildiğinde, TCK"nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında olduğu belirlenen silaha ilişkin olarak, aynı Kanunun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin tatbik edilmesi gerekirken, anılan Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında kalmadığı saptanan, ancak her türlü saldırı ve savunma araçları tanımına giren bir aletle ilgili olarak, aynı Kanun 297. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin uygulanması gerekmektedir.
O hâlde; infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçuna konu aletin, "silah", "bu silahın, temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması" ile "her türlü saldırı ve savunma araçları" tabirlerinden hangisine uyduğuna ilişkin yapılacak ayrımı şu şekilde sıralamak mümkündür.
1- Suça konu silahın temin edilmesinin veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması hâlinde, silahın vasfına göre fikri içtima hükümleri uyarınca TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi veya ilgili Kanun hükümleri gereği belirlenecek temel ceza, TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi gereğince yarı oranında artırılmalıdır.
2- Suça konu aletin temin edilmesinin veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturmadığının, ancak TCK"nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında kaldığının tespit edilmesi durumunda, aynı Kanunun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi tatbik edilmelidir.
3- Suça konu aletin, gerek temin edilmesinin veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturmadığının gerekse TCK"nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında kalmadığının, ancak her türlü saldırı ve savunma araçları tanımına girdiğinin saptanması hâlinde, aynı Kanunun 297. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uygulanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın hükümlü olarak kaldığı ceza infaz kurumunda koğuşta bulundurduğu sargı beziyle sarılı sap kısmı 6,5 cm, uç kısmı 7 cm uzunluğunda, çakmağın içine monte edilmiş ve şiş olarak kullanılan aletin, bilirkişi raporunda ve mahkeme gözleminde ucunun sivri olup yaralayıcı ve öldürücü özelliği bulunduğunun ve silah kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında; saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış delici nitelikteki suça konu aletin, TCK"nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin üçüncü alt bendi gereğince silah kapsamında kalması, bu nedenle sanık hakkında TCK"nun 297. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin uygulanma imkânının bulunmaması ve aynı bendin düzenlenmesinde 297. maddenin birinci fıkrasının kapsamının daraltılmasının ve suçun unsurlarının değiştirilmesinin amaçlanmamış olması birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eyleminin TCK"nun 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında kaldığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.06.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.