21. Hukuk Dairesi 2006/11459 E. , 2006/12699 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Diyarbakır İş Mahkemesi
Tarih : 17.5.2006
No : 25-238
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi olan yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davalı T. B. Müessese Müdürlüğüne yöneltilen davanın husumetten reddine, diğer davalı şirkete yöneltilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden B.ili H. İlçesi Elektrik Şebekesi Tesisi Yenileme işini T. Bitlis Müessese Müdürlüğünden ihale ile üstlenen davalı şirketin işçisi olan sigortalının elektrik direği üzerine çıkarak tel kestiği sırada bulunduğu direğin yukarısından geçen yüksek gerilim hattına kapılarak direkten düşerek öldüğü, hükme dayanak alınan 5.7.2005 tarihli kusur raporunda davalı T. B. Elektrik Dağıtım Müessese Müdürlüğünün H. İlçesi Elektrik Şebekesi Yenileme işini Sözen Elektrik şirketine ihale yolu ile verdiği ve ihale makamı olduğu için işveren sıfatı taşıması nedeniyle sorumlu bulunmadığı, ayrıca olay günü T. "ın bilgisi ve izni dışında çalışma yapılması nedeniyle T. "a kusurda izafe edilemeyeceği bildirilmiştir.
Borçlar Kanununun 58/1. maddesi gereğince bir bina veya imal olunan herhangibir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı mesul olur. Elektrik tesisleride bu madde hükmünde geçen bir yapı eseri niteliğindedir.
Tanık olarak dinlenen T. H. Işletme şefi olan M. A. Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan hazırlık soruşturması sırasında verdiği 9.8.2001 tarihli ifadesinde davalı şirketin taşeronu olan Kudbettin Fidancan"ın çalışma yapılacağını, elektiriğin kesilmesini istediğini bir saat sonra çalışma mahalline gittiğinde olayın önceden cerayan ettiğini gördüğünü, alçak gerilim hattı kapatıldığı halde yüksek gerilim hattının kapatılmadığını, K. F.ise T. "a bizzat giderek elektiriğin kesilmesini istediğini, görevlinin şefin şehir dışında olduğunu söylediğini, şefin gelmemesi üzerine dağıtım panosundan çalışma yapılacak direkteki elektiriği kestiğini ancak üstten geçen yüksek gerilim hattını kesmediğini beyan etmişlerdir. Bu iki tanığın beyanından olay mahallinde çalışma yapılacağından davalı T. Müessese Müdürlüğü görevlilerinin haberdar edilmesine rağmen alçak ve yüksek gerilim hatları elektiriğinin kesilme işinin görevlilerce yerine getirilmemesi sebebiyle olayın cerayan ettiği, bilirkişilerce maddi olaya ve T. "ın kusurluzluğuna ilişkin değerlendirmelerinin dosya kapsamına uymadığı gibi bilirkişilerce yüksek gerilim hattının alçak gerilim hattı üzerinde nizami mesafe de tesis edilip edilmediği, olay tarihi olan 3.8.2001 gününün yaz mevsiminde olması sebebiyle yüksek gerilim hattının sıcak havada aşağıya doğru sarkma yapıp yapmadığı konusunda da bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek ayrıca davalı Kurumca çıkarılan Alçak ve Yüksek Gerilim Hatları Tesis Yönetmeliği hükümleri de irdelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. Hal böyle olunca, kusur raporunun hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Diğer yandan dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımından davanın niteliği gözetilerek öncelikle hak sahiplerine SSK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine gelir bağlanması için SSK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, haksahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada 506 sayılı Yasa"nın 24. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda, hak sahibine gelir bağlanmayacağı giderek hak sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmayacağı açık seçiktir.
Somut olayda davacı anne ve babanın SSK"na gelir bağlanması için müracaatta bulunmadığı SSK"nun 24.4.2006 tarihli yazısından anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konusu ile alçak ve yüksek gerilim hatları tesis işinde uzman olan bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek davacı anne ve babaya SSK"na gelir bağlanması için müracaatta bulunmak giderek dava açması önel vermek ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan kusur raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına temyiz harcının istek halinde temyiz edenelre iadesine, 20.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.