Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/2252 Esas 2016/8679 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/2252
Karar No: 2016/8679
Karar Tarihi: 12.05.2016

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/2252 Esas 2016/8679 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık bir hırsızlık suçundan dolayı 2 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Ancak ceza infazının tamamlanmadan belirli hakları kullanamayacağına dair Türk Ceza Kanunu maddeleri hakkında yanlış bir karar verilmiştir. Ayrıca, sanığın zorunlu müdafii ücretinin sanıktan alınması da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. Kararda bahsedilen maddeler şunlardır: Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-d, 143/1 ve 62. madde ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 150/3. madde. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu'nun 53/2. maddesi (hak yoksunluğu), 53/3. maddesi (erteleme veya koşullu salıverilme durumu) ve 5271 sayılı CMK'nun 101/3. ve 309. maddeleri de kararda bahsedilmiştir.
17. Ceza Dairesi         2016/2252 E.  ,  2016/8679 K.

    "İçtihat Metni"



    Hırsızlık suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-d, 143/1 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair...Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/07/2007 tarihli ve .... sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nca verilen 26.01.2016 tarih ve.... sayılı Kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 04/02/2016 tarih ve .... sayılı ihbarnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
    MEZKUR İHBARNAMEDE;
    1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
    2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/3. maddesi uyarınca, sanığı savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali olanaklardan yoksun olduğu anlaşılan sanığa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    1-Özgürlüğü bağlayıcı ceza ile hükümlülüğüne karar verilen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1 maddesinde sayılan haklardan hangilerini kullanmaktan ne kadar süreyle yoksun bırakıldığının karar yerinde gösterilmemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK 53. madde 1. fıkra b bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,
    2-Sanığın kovuşturma aşamasında müdafii talebinin bulunduğu ve kendisine müdafii atandığı ancak, 5271 sayılı CMK"nın 101/3. maddesi uyarınca tutuklanma talebi ile sorgusu yapılan sanığın savunmasını yapmak üzere baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye göre yargılama gideri olarak sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi nedenleriyle kararın 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle, hüküm fıkrasından “TCK"nın 53. Maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün” çıkartılarak, yerine “Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına” cümlesinin yazılması ve sanığın kovuşturma aşamasında müdafii talebinin bulunduğu ve kendisine müdafii atandığı ancak, 5271 sayılı CMK"nın 101/3. maddesi uyarınca tutuklanma talebi ile sorgusu yapılan sanığın savunmasını yapmak üzere baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye göre yargılama gideri olarak sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği gözetilerek soruşturma aşamasındaki müdafii ücretinin sanıktan tahsiline ilişkin kısmın hükümden çıkartılıp diğer yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının aynen muhafazasıyla hükmün bu şekilde DÜZELTİLMESİNE, infazın bu şekilde yapılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.