![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2017/1965
Karar No: 2020/35
Karar Tarihi: 21.01.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1965 Esas 2020/35 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "ödeme emirlerinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bolu İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 03.06.2013 tarihli dava dilekçesinde; davalı Kurum tarafından müvekkiline, dava dışı Venice Grup Tekstil San. Tic. ve Mağazacılık A.Ş."nin (Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti.) borçları nedeniyle 2013/011232, 2013/011233, 2012/013566, 2012/013567 ve 2012/013568 takip nolu ödeme emirlerinin gönderildiğini, müvekkilinin 23.05.2011 tarihinde Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti. ve diğer grup şirketlerde mali işler müdürü olarak ücret karşılığı göreve başladığını, 25.10.2011 (30.09.2011) tarihinde müvekkiline çalışmakta olduğu Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."nin D grubu imza yetkisi verildiğini, D grubu imza yetkisine sahip olan müvekkilinin prim borçlarının ve diğer tüm borçların ödenmesiyle ilgili yetkisi olmadığını, D grubu imza yetkisinin sadece 200,000,00TL işlem hacmini kapsayan iş ve işlemlerde emir ve talimat alması koşuluyla geçerli olduğunu ve C grubu bir yetkili ile birlikte imza atmaları hâlinde bu yetkinin kullanılabileceğini, müvekkilinin şirketi tam anlamıyla temsil ve ilzama yetkili olmadığını, müvekkilinin şirket müdürlüğü, ortaklığı veya yönetim organında herhangi bir sıfatı olmadığını, şirketin her tür iş ve işlemde en geniş şekilde herhangi bir A grubu imza yetkilisi ile herhangi bir B grubu yetkilisinin şirket unvanı altına atacakları müşterek imzaları ile temsil ve ilzam edildiğini, müvekkilinin 14.11.2011 tarihinde Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."den istifa ettiğini ve istifanın Bakırköy 22. Noterliğinin 14.11.2011 tarihli ve 30934 yevmiye nolu ihtarnamesi ile şirkete tebliğ edildiğini, bu tarihten itibaren müvekkilinin şirkette imza yetkisinin ve herhangi bir sıfatının kalmadığını, istifanın tek taraflı bir irade beyanı olup karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hukuki sonuçlarını doğuracağını, müvekkilinin hiç bir yasal zorunluluğu bulunmadığı hâlde ve çalışmakta olduğu şirketin yükümlülüğü olmasına rağmen istifa ettiğini 11.01.2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi"nde ilan ettirdiğini, ancak ilanda müvekkilinin yanlışlıkla şirket müdürü olarak yazıldığını, taraflarınca kabul edilmemekle birlikte bir an için müvekkilinin sorumlu olduğu düşünülse dahi müvekkilinin 25.10.2011 ile 11.11.2011 tarihleri arasında sadece 16 gün D grubu imza yetkilisi olarak çalıştığını, bu durumun göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 12.07.2013 tarihli cevap dilekçesinde; davacının 13.10.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi"nde yayınlanan ilanla Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."nin müdürü olduğunu, şirket müdürlüğü görevinden ayrılışının Ticaret Sicil Gazetesi"nde 11.01.2012 tarihinde tescil ve ilan edilmesi karşısında müvekkili Kurum işlemlerinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"na uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bolu İş Mahkemesinin 08.09.2015 tarihli ve 2013/255 E., 2015/385 K. sayılı kararı ile; 13.10.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi"ne göre Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."nin ortaklar kurulu kararı uyarınca davacının mali işler müdürü olarak seçildiği ve D grubu imza yetkilisi olduğu, 200.000.00TL"ye kadar veya bunun başka bir para birimindeki karşılığına eşit olan veya bu meblağı aşmayan her türlü iş veya işlemde C ve D grubu imza yetkililerinin şirket unvanı altına birlikte atacağı imzası ile temsil veya ilzam edilmesine karar verildiği, davacının mali işler müdürlüğü sıfatı dışında şirkette başkaca bir göreve seçildiğine veya atandığına ilişkin herhangi bir ilan yer almamasına rağmen 11.01.2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi"nde şirket müdürü sıfatıyla görevden istifaya ilişkin ilan yapıldığı, davacının Bakırköy 22. Noterliğinin 14.11.2011 tarihli ve 30934 yevmiye nolu ihtarname ile mali işler müdürlüğünden istifasını bildirdiği ve istifanın 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak 03.01.2012 tarihinde ilan edildiği, bu ilanda davacının mali işler müdürü olarak gösterilmemesinin davacıdan kaynaklanan bir kusur olmadığı, davacının asıl prim borçlusu şirkette üst düzey yönetici olmadığı ve şirketin dava konusu prim ve gecikme zamları ile ilgili ödeme emirlerinden sorumlu olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile 2013/011232, 2013/011233, 2012/013566, 2012/013567 ve 2012/013568 takip nolu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 21. Hukuk Dairesince 15.12.2015 tarihli ve 2015/19608 E., 2015/22546 K. sayılı kararı ile; "... Dava; dava dışı Venice Grup Teks. San. Tic. Mağ. A. Ş."nin, Kurumun 6183 sayılı Kanun"a göre, davaya konu takip dosyalarında takip edilen prim, işsizlik sigortası prim ve damga vergisi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına çıkarılan ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının dava dışı şirkette temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, prim borçlarından sorumlu tutulabilecek üst düzey yöneticisi olmadığı, bu sebeple kendisine tebliğ edilen ödeme emrindeki prim, işsizlik sigortası prim ve damga vergisi borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı hakkında davalı Kurum tarafından davacı adına çıkarılan ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacının dava dışı Venice Grup Teks. San. Tic. Mağ. A.Ş."nin 04/10/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısıyla şirket dışından mali işler müdürü olarak görevlendirildiği ve 05/10/2011 tarih 2011/21 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla davacıya "her türlü şirket işlemleri"nde 200.000,00TL bedele kadar "D" grubu imza ve ilzam yetkisinin verildiği, davacının Bakırköy 22. Noterliği"nin 11/11/2011 tarih 30936 yevmiye sayılı istifanamesiyle istifa ederek mali işler müdürlüğünden ayrıldığı, davacının sorumluluk dönemlerinin 05/10/2011 ila 11/11/2011 tarihleri arasını kapsadığı, davacı hakkında prim borcuna ilişkin, 2012/5-9 dönem ve 2013/11232 takip sayılı; işsizlik sigortası primi borcuna ilişkin, aynı dönemli, 2013/11233 takip sayılı; prim borcuna ilişkin, 2011/9-2012/4 dönemli, 2012/13566 takip sayılı; işsizlik sigortası primi borcuna ilişkin, aynı dönemli, 2012/13567 takip sayılı ve damga vergisi borcuna ilişkin, aynı dönemli, 2012/13568 takip sayılı ödeme emirlerinin çıkartıldığı, davalı Kurum"un 03/07/2013 tarih 110077594 sayılı yazısıyla davaya konu 2013/11232 ve 2013/11233 takip sayılı prim ve işsizlik sigortası primi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin iptal edildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.
5510 sayılı Kanun"un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun"un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.
Öte yandan; 6183 sayılı Yasa"nın mükerrer 35/5. maddesinde düzenlenen "borcun doğduğu ve ödenmesi gerektiği zaman" kavramına değinmek gerekir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11, 12, 80, 86, 88 ve 90 ıncı maddeleri ile 12/05/2010 tarihli 27579 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri doğrultusunda işveren yükümlülüklerine ilişkin uygulama esaslarını düzenleyen 01/09/2012 tarih ve 28398 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren İşveren Uygulamaları Tebliği"nin, "Kanunun 4 üncü Maddenin Birinci Fıkrasının (a) Bendi Kapsamında Sigortalı Olanlar Yönünden Primlerin Ödenme Süreleri ve Usulleri" başlığını taşıyan 2.4 maddesinde, "Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalıları çalıştıran işverenler, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını sigortalıların ücretlerinden keserek, kendi hissesine isabet eden prim tutarlarını da bu tutarlara ekleyerek en geç takip eden ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödeyeceklerdir.
Ödeme süresinin son gününün resmî tatile rastlaması halinde, prim tutarları, en geç son günü izleyen ilk iş günü içinde Kuruma ödenecektir." hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda örneğin, ocak ayında doğan prim borcunun, takip eden şubat ayı sonuna kadar ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun 506 ve 5510 sayılı Kanunlara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi karşısında, davacının ticaret sicil bilgilerine göre, dava dışı Venice Grup Teks. San. Tic. Mağ. A. Ş."nin 04/10/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısıyla şirket dışından mali işler müdürü olarak görevlendirildiği ve 05/10/2011 tarih 2011/21 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla davacıya "her türlü şirket işlemleri"nde 200.000,00TL bedele kadar "D" grubu imza ve ilzam yetkisinin verildiği, davacının Bakırköy 22. Noterliği"nin 11/11/2011 tarih 30936 yevmiye sayılı istifanamesiyle istifa ederek mali işler müdürlüğünden ayrıldığı, davacının sorumluluk dönemlerinin 05/102011 ila 11/11/2011 tarihleri arasını kapsadığı, dava konusu 2012/13566, 13567 ve 13568 takip sayılı prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin 2011 yılının 9. ve 10. ayı borçlarından da yukarıda açıklanan bilgiler ışığında 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde belirlenen "haklı sebep olmaksızın ödememe" hâli kapsamında sorumlu olacağı açıktır.
Yapılacak iş; davacının dava konusu 2012/13566, 13567 ve 13568 takip sayılı prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin 2011 yılının 9. ve 10. ayı borçlarından, borç döneminde dava dışı şirketin imza ve ilzama da yetkili mali işler müdürü olduğu anlaşıldığından, 5510 sayılı Kanun"un 88/20 maddesi gereğince sorumlu olacağı, diğer borç dönemlerinden sorumlu olmayacağını kabul etmek; davaya konu 2013/11232 ve 2013/11233 takip sayılı prim ve işsizlik sigortası primi borçlarına ilişkin ödeme emirleri bakımından da, davalı Kurum tarafından iptal edildiği anlaşıldığından bu takipler bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Bolu İş Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2016/27 E., 2016/249 K. sayılı kararı ile; davacıya mali işler müdürlüğü görevi ile imza yetkisinin tek başına tanınmadığı, "C Grubu" imza yetkilisi ile birlikte atacağı imza ile şirketi 200.000 TL"ye kadar olan işlemler için temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacının bu hâliyle 5510 Sayılı Kanun"un 88. maddesinin 20. fıkrasında tanımlanan üst düzey yönetici sıfatını taşımadığı, Yargıtayın kararları ile de istikrar kazanan münferiden yani tek başına temsil ve ilzam yetkisinin davacıya tanınmadığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."nin şirket dışından mali işler müdürü seçilerek 30.09.2011 tarihinde D grubu imza yetkilisi olması ve şirketin toplamda 200.000,00TL"yi aşmayan her türlü iş veya işlemde C ve D grubu imza yetkililerinin şirket unvanı altına birlikte atacağı imzası ile temsil ve ilzam edilmesi ve nihayetinde 11.11.2011 tarihinde istifa etmesi karşısında, 5510 sayılı Kanun"un 88. maddesinin 20. fıkrası kapsamında davacının üst düzey yönetici olarak 2012/013566, 2012/013567 ve 2012/013568 takip sayılı prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin 2011 yılının 9 ve 10. ayı borçlarından sorumlu olup olmadığı, davaya konu 2013/11232 ve 2013/11233 takip sayılı ödeme emirleri ise davalı Kurum tarafından iptal edildiğinden, bu takipler bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Sosyal güvenlik, “sosyal risk” olarak adlandırılan bazı durumların bireyler üzerinde yarattığı etkileri giderme düşüncesi üzerine kuruludur (Güzel, A./Okur, A.R./Caniklioğlu, N.: Sosyal Güvenlik Hukuku, 16. Baskı, İstanbul, 2016, s. 3). Sosyal riskleri gidermeye çalışan sosyal güvenlik kavramı sosyal güvenlik politikalarının ve sistemlerinin gelişim ve genişlemesine etken olmuş, bu gelişme ve genişleme sosyal güvenlik politikalarının ve sistemlerinin finansmanının düzenli ve güvenceli gelir kaynaklarından giderilmesini gerekli kılmıştır (Balcı, M./Yılmaz, H.: Sosyal Sigorta Prim Alacaklarının Takip ve Tahsili, Ankara, 2014, s. 19).
13. Türk sosyal sigortalar sistemi, sosyal güvenlik politikalarının ve sistemlerinin finansmanını ağırlıklı olarak prim rejimine dayandırmaktadır. Bu nedenledir ki Kurumun sosyal güvenlik politikalarını oluşturabilmesi, sosyal güvenlik sistemlerinin işlerliğini devam ettirebilmesi ve oluşan sosyal riskler yönünden gerekli sosyal sigorta yardımlarının sağlanması en önemli gelir kaynağı olan sigorta primlerinin zamanında ve eksiksiz olarak ödenmesine bağlıdır. Kanun koyucu 5510 sayılı Kanun"un 79. maddesinde “kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için, bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurum prim almak, ilgililer de prim ödemek zorundadır.” hükmüne yer vererek sosyal güvenlik içerisinde prim ödemenin önemine vurgu yapmıştır.
14. Sosyal sigortalara yönelik harcamalar yönünden önemli bir gelir kaynağı olan primlerin ödeme yükümlüsü ise mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 73 ve 5510 sayılı Kanun"un 87. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanun"un 73. maddesine göre prim ödeme yükümlüsü işverenlerdir. Keza, 5510 sayılı Kanun"un 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 87. maddesinde de benzer bir düzenlemeye gidilmiş ve Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 5. maddenin (a) bendine tabi olanlar için bunların işverenlerinin prim ödeme yükümlüsü olduğu belirtilmiştir.
15. Primlerin zamanında ve düzenli olarak tahsilini sağlamak amacıyla işveren ile birlikte sorumlu olanlar yönünden kanun koyucu tarafından mülga 506 sayılı Kanun"da, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun"da ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun"da bir kısım düzenlemeler getirilmiştir.
16. 506 sayılı Kanun"un 80. maddesine göre işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden 506 sayılı Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.
17. Öte yandan 506 sayılı Kanun"un 80. maddesinde tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu da düzenlenmiş ve “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.
18. 5510 sayılı Kanun"un 108. maddesi gereğince 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 88. maddesinde ise "Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Kurum, kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini belirlemeye yetkilidir. Prim alacaklarının tahsili için muacceliyet tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde icra yoluna başvurmayan Kurum yetkili personeli hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılır (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/52 md.). Sigortalılar ile tüzel kişilerin kasıt, kusur, hata veya yanıltıcı beyanından kaynaklanmaması şartıyla, sigortalılarca ödenen prim ve prime ilişkin borcun noksan tahakkuk ettirildiğinin Kurumca sonradan tespit edilmesi hâlinde tespit edilen fark prime ilişkin borç aslına, tebliğ tarihinden itibaren 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
19. Sorumluluğun doğumu yönünden 506 sayılı Kanun"un 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanun"un 88. maddesinde yer alan yasal düzenlemelerde ayrıca, “haklı sebepler olmaksızın” deyimine de ver verilmiştir. Buna göre, özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkilileri yönünden, primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise; prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla, özel hukuk tüzel kişisinin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı hâlinde prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulamazlar.
20. Diğer yandan tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu mülga 506 sayılı Kanun"un 80, 5510 sayılı Kanun"un 88. maddelerinin yanı sıra 6183 sayılı Kanun"un 35 ve mükerrer 35. maddesinde de düzenlenmiştir.
21. 6183 sayılı Kanun"un 35. maddesine göre limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve 6183 sayılı Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
22. 6183 sayılı Kanun"un mükerrer 35. maddesinde ise, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir” hükmü yer almaktadır.
23. 6183 sayılı Kanun"un mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun, 506 sayılı ve 5510 sayılı Kanun"lara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanun"un 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanun"un 88. maddesi uygulanmaktadır.
24. Görüldüğü üzere 506 sayılı Kanun"un 80. maddesinde olduğu gibi 5510 sayılı Kanun"un 88. maddesinde de tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğuna ilişkin bir düzenlemeye gidilmiş ve tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu kabul edilerek, primlerin tahsilinin güvence altına alınması ve prim ödeme işinin özendirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Anılan maddeler uyarınca işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur. Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kamu alacakları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca Kurumca tahsil edilecektir.
25. Öncesinde de üzerinde durulduğu üzere Kurumun sosyal sigortalar yardımlarını devam ettirebilmesi öncelikle sigorta primlerinin zamanında ve eksiksiz olarak ödenmesine bağlıdır. Bu nedenle Kanun prim ödemeleri bakımından işverenin sorumlu olması ile yetinmemiş, primlerin tahsil edilebilmesi amacıyla tüzel kişilik içerisinde bazı kişilerin de işveren ile birlikte sorumlu olmalarını öngörmüştür (Balcı, Yılmaz, s. 74). Buradaki temel amaç alacaklı olan Kurumun en önemli gelir kaynaklarından olan primlerinin tahsilini güvence altına almasından ibarettir.
26. Sonuç itibariyle kanun koyucu belirtilen yasal düzenlemeler ile Kurumun prim alacağını tahsilinde Kurum lehine düzenlemeler getirmiş ve işverenler ile birlikte özel hukuk tüzel kişilerinin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu esasını benimsemiştir.
27. Bu kapsamda, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için; işveren kamu kurum ve kuruluşu ise kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması; tüzel kişiliğe haiz diğer işyerlerinde ise üst düzey yönetici ya da yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması gereklidir.
28. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2016 tarihli ve 2014/21-663 E., 2016/178 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri; tüzel kişiyi üst düzeyde yöneten kimseyi ifade eder ve şirketin prim borcundan müteselsilen sorumludur.
29. Kişileri sosyal korumaya alan Sosyal Sigorta Kurumu koruma görevini yerine getirmek için edim sunmak zorundadır. Bu bağlamda edimlerin sunulabilmesi Kurumun yönetim giderleri yapması gereğini doğurmaktadır. Yapılacak harcamaların karşılanması prim alınması ile mümkündür. Bu nedenle Kurum prim alınmasını ve ödenmesini zorunlu hâle getirmektedir. İşte bu amaçla 506 sayılı Kanun"un ve 5510 sayılı Kanun"un primlerin tahsilinin güvence altına alması ve Kurumun en önemli gelir kaynaklarından olan primlerin ödeme işinin özendirilmesini sağlamaya yönelik amacı dikkate alındığında, özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri gerek tek imza, gerekse çift imza ile yetkili bulunsun şirketin prim borcundan müteselsilen sorumludur. Aksinin kabulü hâlinde çift imza ile yetkili bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin müteselsil sorumluluğuna gidilemeyecek ve bu durumda 506 sayılı Kanun"un 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanun"un 88. maddesinde düzenlenen şirketin prim borcundan müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümleri etkisiz kalacaktır.
30. Somut olayda; ticaret sicil bilgilerine göre, dava dışı Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."nin 30.09.2011 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının şirket dışından mali işler müdürü olarak görevlendirildiği ve davacıya şirketin toplamda 200.000,00TL’ye veya bunun başka bir para birimindeki karşılığına eşit olan veya bu meblağı aşmayan her türlü iş veya işlemde C ve D grubu imza yetkililerinin şirket unvanı altına birlikte atacağı imzası ile temsil yetkisinin verildiği, davacının 11.11.2011 tarihinde mali işler müdürlüğü ve diğer tüm görevlerinden istifa ettiğinin Bakırköy 22. Noterliğinin 14.11.2011 tarih 30934 yevmiye sayılı istifanamesiyle dava dışı Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."ne bildirildiği görülmektedir.
31. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 541. maddesi "...şirket mukavelesi veya umumi heyet karariyle şirketin idare ve temsili, ortak olmıyan kimselere de bırakılabilir. Bu gibi kimselerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdürlere ait hükümler tatbik olunur..." şeklinde düzenlenmiştir.
32. Bu durumda; yukarıda açıklanan bilgiler ışığında davacı, dava dışı şirketin imza ve ilzama da yetkili mali işler müdürü olup, 30.09.2011 ilâ 11.11.2011 tarihleri arasında aktif olarak görev yaptığından dava konusu 2012/13566, 13567 ve 13568 takip sayılı prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin 2011 yılının 9 ve 10. ayı borçlarından 506 sayılı Kanun"un 80 ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddelerinde belirlenen "haklı sebep olmaksızın ödememe" hâli kapsamında sorumludur.
33. O hâlde davacının dava konusu 2012/13566, 13567 ve 13568 takip sayılı prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin 2011 yılının 9 ve 10. ayı borçlarından 5510 sayılı Kanun"un 88. maddesinin 20. fıkrası gereğince sorumlu olacağının, diğer borç dönemlerinden sorumlu olmayacağının kabul edilmesi; davaya konu 2013/11232 ve 2013/11233 takip sayılı prim ve işsizlik sigortası primi borçlarına ilişkin ödeme emirleri bakımından da, davalı Kurum tarafından iptal edildiği anlaşıldığından bu takipler bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
34. Ayrıca, davaya konu ödeme emirlerinin dava dışı Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti."ne ait prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarının tahsili amacıyla düzenlendiği görüldüğünden, Özel Dairenin 15.12.2015 tarihli bozma kararının birinci, üçüncü ve onuncu paragraflarında Venice Pazarlama ve Tic. Ltd. Şti. yerine Venice Grup Teks. San. Tic. Mağ. A.Ş."nin belirtilmesinin maddi hataya dayalı olduğu, davacının ödeme emirlerinde sorumlu olduğu dönemlerin değişmediği ve bu durumun uyuşmazlığın çözümünde etkili olmadığı kabul edilmiştir.
35. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının çift imza yetkisinin bulunduğu prim ödeme konusunda herhangi bir sorumluluğu olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
36. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
37. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire Bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.01.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.