Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/4159 Esas 2017/9871 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4159
Karar No: 2017/9871
Karar Tarihi: 31.10.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/4159 Esas 2017/9871 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/4159 E.  ,  2017/9871 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; davalı ..."e ait, davalı ... şirketine trafik sigortalı ve diğer davalı ..."nun idaresindeki aracın, müvekkiline ait araca çarpması sonucu araç sürücüsü müvekkilinin yaralandığını belirterek 60.000,00 TL maddi ve ayrıca 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat taleplerinin ... tarafından karşılandığını ve bu talebin konusuz kaldığını, manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
    Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre maddi tazminat talebi yönünden dava konusuz kaldığından hüküm tesisine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 30/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... ve ...’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar ve somut olayda davacının yaralanma derecesi dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.