23. Hukuk Dairesi 2013/4709 E. , 2013/6866 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ...... ile davacı vekili Av. ... gelmiş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 14.08.2008 tarihli sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davalıya hizmet verdiğini, sözleşmenin davalı tarafından 28.02.2011 tarihi itibariyle feshedildiğini, müvekkilinin fesih tarihine kadar hizmet vermeye devam ettiğini, sözleşme uyarınca ödemelerin her ayın son gününü takip eden üç iş günü içinde yapılması gerektiğini, davalının hizmet verilen sürede buna riayet etmediğini, düzenlenen faturaların ödenmediğini, çekilen ihtarnamelerden de sonuç alınamaması üzerine müvekkilinin alacağının tahsili için takibe geçtiğini, ancak davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 2008 yılından beri ticari ilişkinin devam ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin 9. maddesi kapsamında 23.11.2010 tarihli ihtarname ile fesih bildiriminde bulunduğunu, davacının taraflar arasındaki yerleşik uygulamaları terk etmek suretiyle kötüniyetli olarak geçmiş dönemlere ilişkin fatura düzenleyip müvekkiline gönderdiğini, faturaların iade edilmesi üzerine de takibe geçtiğini, oysaki davacının temerrüt faizi talebinin hukuki dayanağı olmadığını, davacının kendisine yapılan ödemeleri ihtirazi kayıt ileri sürmeden kabul ettiğini ve temerrüt faizi talebinde bulunmadığını, taraflar arasında ödemelerle ilgili olarak bir uygulamanın oluştuğunu ve mutabakat sağlandığını, takibin ne şekilde hesaplandığının belli olmadığını, faturalara KDV eklenmesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında 01.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve üç yıl boyunca devam eden hizmet sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 7.1. maddesi uyarınca ödemelerin her ayın son mesai gününü takip eden üç iş günü içinde yapılması gerektiği, aksi takdirde temerrüt fazinin
talep edilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, davalının süresi içinde ödemeleri yapmadığı için davacı tarafından dava ve takip dayanağı iki adet faturanın düzenlendiği, takibe geçildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin süresi ve ticari ilişkinin safahatı gözönüne alındığında davacının temerrüt faizi alacağını veya taraflar arasındaki sözleşmenin temerrüt ve temerrüt faizine ilişkin kısmının hükümsüzleştirildiğine yönelik davalı tarafta kanaat uyandırması sonucunu doğuracak bir sürenin geçmediği, davacının temerrüt faizi alacağından vazgeçmiş olması sonucunu doğuracak bir eylemin veya taraflar arasında temerrüt ve temerrüt faizine ilişkin sözleşme hükmünün iptal edildiği veya yok sayıldığı sonucunu doğuracak bir belgenin ibraz edilmeyip, davalı tarafından ispat edilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve davacı yararına %40 tazminata karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan alacakla ilgili olarak gecikme faizine dayalı olarak girişilen takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Dosya içeriğine ve alınan bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca ifa edilen hizmetin karşılığı olarak düzenlenen faturaların tamamının ödendiği, davacının bu bedelleri herhangi bir ihtirazi kayıt koymaksızın kabul ettiği, aksinin de ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 113. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 131.) maddesi uyarınca asıl borcun ihtirazi kayıtsız ödenmesi halinde fer"ilerinin de düşeceğine ilişkin hükmü karşısında ve sözleşmede de bu kurala istisna teşkil edecek herhangi bir hususun bulunmaması gözetildiğinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kısmen kabulünde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.