11. Hukuk Dairesi 2012/5206 E. , 2013/129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/02/2012 tarih ve 2007/410-2012/117 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08/01/2013 günü hazır bulunan davacı asil ... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının mallarının müvekkili vasıtasıyla ..."daki çeşitli firmalara satılmasına rağmen ödenmesi gereken komisyon bedellerinin ödenmediğini ve ticari ilişkinin haksız bir şekilde sona erdirdildiğini, ayrıca davalının komisyon maliyetinden kaçınmak amacı ile müvekkilinin portföyünde bulunan şirketlerle doğrudan temasa geçerek ihracat yaptığını ileri sürerek, şimdilik 40.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile de 296.349,82 YTL"nın tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasındaki ilişkinin ister tellallık isterse komisyonculuk ilişkisi olsun davacının tekel hakkının bulunmadığını, tacir olan davacının basiretli davranmadığını, müvekkilinin 180.000 EURO zararına neden olduğunu, komisyonculuk sözleşmesinin süreklilik arzeden ve komisyoncuya tekel hakkı veren bir sözleşme olmadığını, davacının ağır kusuru nedeniyle batan 180.000 EURO"nun bile komisyonunun ödendiğini savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin acentelik ilişkisi olduğu, acentelik ilişkisinin sözlü olarakta yapılabileceği, bu doğrultuda davanın Borçlar Kanunu"nun 126/4. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, davacının 133.527,00 EURO alacağının bulunduğunun belirtildiği, bu rakamında davalı şirketin kendi defter kayıtlarındaki 75 adet faturanın toplam bedeli ile bire bir aynı olduğu, 3 yılı aşkın bir süre devam eden bir ilişkinin acentelik olarak nitelendirilmesinin gerektiği, davalının ödemeye ilişkin belge ve delil sunamadığı, davacının kestiği faturaların davalı şirket defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacının sözlü acentelik anlaşması gereğince üzerine düşen edimini yerine getirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, bakiye komisyon bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davalının ürettiği malların ..."a ihraç edilmesinde davacının aracılık ettiği, bu hizmetinin bedeli olarak % 3 oranında davalı şirketten, % 2 oranında ise ihracat yapılan firmadan komisyon aldığı, dava konusu döneme ilişkin olarak taraflar arasındaki ticari ilişkinin 06.09.2002 ile 31.12.2005 tarihleri arasında gerçekleştiği dosya kapsamı ile sabittir. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetinin ne olduğu, başka bir deyişle hukuki ilişkinin acentelik ilişkisi mi yoksa ticari tellallık ilişkisi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.Mahkemece, yazılı gerekçelerle taraflar arasındaki ilişkinin acentelik ilişkisi olduğu sonucuna varılarak davalı tarafın zamanaşımı def"i reddedilip işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. TTK"nun 100"ncü maddesinde ticaret işleri tellallıgı, "Taraflardan hiçbirine ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem yahut acente gibi bir sıfatla daimi bir surette bağlı olmaksızın, ücret karşılığında, ticari işlere mütaallik mukavelelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinen kimse" olarak tanımlanmıştır. TTK"nun 116. maddesinde ise acentelik "Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfat olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimse" olarak tarif edilmiştir.
Somut olayda davacının davalı adına düzenlemiş olduğu fatura örneklerinden davacının kendi nam ve hesabına bir mal alım ve satım işlemi gerçekleştirmediği, ..."daki firmalara karşı hiçbir yükümlülük altına girmediği açık olup, acentelik muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye verilen unvan olması, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcını oluşturan 06.09.2002 tarihli belgenin davacıya davalıyı ..."da tüm işletmelere karşı değil, sadece 4 işletmeye karşı temsil etme yetkisi vermesi ve davacının yapmış olduğu aracılık faaliyetleri nedeniyle sadece davacıdan değil, ..."daki firmalardan da komisyon alması, hukuki ilişkinin acentelik değil davacı vekilinin 19.12.2007 tarihli dilekçesi ile de kabul ettiği üzere, tellallık faaliyeti kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Öte yandan, acentelik faaliyetinin süreklilik arz etmesine karşın, tellallık geçici nitelikte olup tellal tek veya sınırlı sayıda sözleşmenin yapılmasına aracılık etmek üzere atanırken, acente belirli bir bölgede önceden belirlenmemiş sayıda sözleşme yapma konusunda görevlendirilmektedir. Acentelik faaliyetinin gerektirdiği süreklilik şartı, sadece aracılık işleminin belli bir devamlılıkta, birden fazla yapılması ile gerçekleşmediği, bu bağlamda davacı tarafından yürütülen faaliyetin süreklilik niteliğinin hukuki anlamda oluşmadığı da açıktır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ve saptamalar doğrultusunda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tellallık ilişkisi olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yanılgılı hukuki nitelendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.