23. Hukuk Dairesi 2013/4618 E. , 2013/6850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı, davacılar vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için 17.220,00 TL’dir.
Temyize konu kararda kabul edilen miktarın 16.371,00 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı arasında 17.12.1992 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme ile yapımı taahhüt edilen villaların süresinde teslim edilemediğini ileri sürerek, 01.01.2000 tarihinden itibaren dava tarihine kadar toplam 38.250,00 TL gecikme nedeniyle tazminatın en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 17.12.1992 tarihli sözleşmenin 8.maddesine göre, kaba inşaat bittikten sonra davacılar adına kat irtifakı kurularak müvekkiline ait dairelerin verilmesi gerektiğini , dairelerin % 90"ından fazlası bitmesine rağmen davacılar tarafından kat irtifakı kurulmadığını, Yalova depremi nedeniyle de bir yıldan uzun bir süre inşaatların durdurulduğunu, gecikme tazminatı talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 01.11.2006 tarih ve 2005/5227 E, 2006/6135 K sayılı ilamıyla, somut uyuşmazlıkta bina henüz teslim edilmediğinden dava tarihine kadar tazminat talep edilmesinin doğru olduğu ve fakat arsa sahiplerine ait yerlerin bir kısmının satıldığı savunulduğuna göre, tapudan satışı yapıldığı anlaşılan yerlerin kime ait olduğunun tespiti ile arsa malikine ait olan yerlerin satışının yapıldığının tespiti halinde satış tarihlerine kadar tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, arsa sahiplerine isabet eden 50 adet konuttan, 22 adedinin kiraya verildiği, satıldığı veya bizzat arsa malikleri tarafından kullanıldığı, çeşitli tarihlerde satılan dokuz daire ile ilgili olarak satış tarihlerine kadar ve kalan 28 villa için 01.01.2000 ile 31.03.2000 tarihleri arasındaki gecikme tazminatı toplamının 16.371,00 TL olduğu gerekçesiyle, davının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle hükümdeki maddi hataların mahallinde herzaman düzeltilebileceğinin tabii bulunmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yapımı taahhüt edilen eserin tesliminde gecikme nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında, davalı yüklenicinin, gecikilen dönemde arsa maliklerinin bazı bölümleri sattıklarına ilişkin savunması kapsamında araştırma yapılması ve varsa satılan bölümler için satış tarihlerine kadar hesaplanacak tazminatın hüküm altına alınması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş olmakla, ilgili taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağından, bundan sonra yapılacak inceleme bozma ilamında belirtilen hususlar çerçevesinde olmalıdır.
Hal böyleyken mahkemece, bozma ilamı dışına çıkılarak, gecikme tazminatı hesabında, satış dışında başka bazı sebeplerin dikkate alınması, davacıların usuli kazanılmış hakkına aykırı olmuştur. Bunu yanında, gecikme tazminatına konu edilen bağımsız bölümlerin kimleri ait olduğu belirli olmakla, her bir davacı açısından hak edilen tazminat tutarının hüküm yerinde tek tek yazılması gerektiği halde oran belirtilmeksizin " ...satış vaadi sözleşmesinde belirlenen payları oranında... " ifadesi kullanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.