Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5717
Karar No: 2015/895

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/5717 Esas 2015/895 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/5717 E.  ,  2015/895 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve katılan ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Kadastro sırasında, davaya konu ... Köyü, 139 ada 25 parsel sayılı 1392,31 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kayalık niteliğiyle Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu nedeniyle Hazine adına; 139 ada 26 parsel sayılı 3437,14 m² yüzölçümündeki taşınmaz, iki katlı tamamlanmamış kargir bina ve tarla niteliğiyle öncesinde ..."a ait iken ölümü ile mirasçılarına kaldığı, taksim ve satış ile ...’e geçtiği ve halen bu kişi zilyet ise de, Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davası bulunduğu nedeniyle, malik hanesi açık olarak tespit edilmiştir.
    Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile maliki olduğunu ileri sürerek adına tescili istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. ... ve arkadaşları dava konusu taşınmazın, öncesinde 3 çiftlik arazisine ait tapu kayıtları kapsamı içerisinde kaldığını, tapuların dış hudutlarının...., ... ..., ... dışındaki ... ..., ... ... ve ... ... olduğunu ve bu hudutların askeri haritalarda yer aldığını, davalı veya miras bırakanlarının 1952 yılına kadar bu araziyi % 25 hâsılat kirası vererek fer’i zilyet sıfatıyla tarım arazisi olarak kullandıklarını, ancak, hukuk dışı eylemlerle taşınmaza sahiplenmeye çalıştıklarını, geldi kayıtlarında icareteynli vakıf olarak yazılı tapu kaydının 1961 yılında taviz bedeli ödenmek sureti ile vakıfla ilişiğinin kesildiğini, bu vakıfların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, kadastro çalışmaları sırasında ise bilirkişilerin gerçekleri sakladıklarını, sabit hudutlu olmaları nedeniyle miktarına itibar edilmesi gereken tapuların kapsamındaki ormanların, 4785 sayılı Kanunla devletleştirilmesinden dolayı bunların bedelleriyle ilgili olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın devam ettiğini ileri sürerek tescil davasına itiraz ile elatmanın önlenmesi istemiyle dava açmışlar, davalar arasındaki bağlantı nedeniyle birleştirilmiş, davaya konu taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiğinden görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
    Diğer yandan; davacı ..., 139 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile maliki olduğunu ve 139 ada 26 parselle bir bütün olarak kullandığını ileri sürerek adına tescili istemiyle kadastro tespitine itiraz etmiş, davalar, arasındaki bağlantı bulunduğu nedeniyle birleştirilmiştir.
    Yargılama sırasında: Orman Yönetimi, davaya konu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla ve orman olarak Hazine adına tescili istemiyle davaya katılmış; davacılardan N.Mümtaz Şerefli, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yetkili vekilleri vasıtası ile davadan feragat etmişlerdir.
    Mahkemece, davacıların davalarının reddine, katılan ... Yönetiminin davasının kabulüne, davaya konu taşınmazların orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.03.2011 gün ve 2011/360-2690 sayılı kararıyla “...çekişmeli taşınmazların fiilen eylemli orman olup,orman bütünlüğünde ve orman sayılan yerlerden olduğu, çekişmeli parselin malik hanesinin de açık olduğu ve mahkemece gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiği de gözetildiğinde bu tür yerlerin 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ve 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu bulunduğu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine göre imar ve ihyaya dayalı zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu, belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı”na değinilerek onanmıştır.
    Daire onama kararına karşı davacı ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmakla, Dairece 28.11.2012 gün ve 2012/13553-13492 sayılı karar ile özetle; “...bilirkişi raporlarıyla çekişmeli 139 ada 26 sayılı parselin orman bilirkişi krokisinde (B), fen bilirkişi krokisinde ise (A) harfi ile gösterilen 2544,84 m² yüzölçümündeki bölümünün öncesi ve eylemli durumu itibariyle, orman örtüsü bulunmayan, önceden tarla olarak kullanılırken, keşif günü itibariyle üzerinde ev ve bahçesi niteliğiyle zilyet edildiği, yerel bilirkişi ve tanıkların kadastro tesbit tarihinden en az 20 yılı önce başlayan zilyetliği doğruladıkları, buna göre fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bu bölüm için, davacı ... yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığı halde, ..."in bu bölüme ilişkin davasının reddine ve bu bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin yerel mahkeme kararı ve bu kararın onanmasına ilişkin daire kararı da doğru olmadığı”na değinilerek 15.03.2011 gün ve 2011/360 - 2690 sayılı onama kararı, 139 ada 26 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2544,84 m² yüzölçümündeki bölümüne ilişkin kaldırılarak, bu bölüme ilişkin yerel mahkeme kararı bozulmuş, 139 ada 25 sayılı parselin tamamı ile 26 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 892,30 m² bölümüne ilişkin karar düzeltme istemi ise reddedilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ... ve arkadaşlarının davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, çekişmeli 139 ada 26 sayılı parselin fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli bölümüne yönelik katılan ... Yönetiminin davasının reddine, davacı ..."in davasının kabulü ile aynı adada başka parsel numarası verilerek 2 katlı kargir bina ve tarla niteliği ile davacı ... adına tesciline, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 892,30 m² bölüme ilişkin karar kesinleştiğinden, bu bölüme yönelik karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve katılan ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu; daha sonra 1981 yılında yapılıp, dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yılları arasında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 2896 ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2/B uygulaması vardır.
    İncelenen dosya kapsamı ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; çekişmeli taşınmazın tamamının orman olarak tesciline ilişkin verilen 29.04.2010 tarih ve 2012/13553 E. - 13492 K. sayılı hüküm, (A) hafli 2544,84 m²"lik bölümüne ilişkin olarak bozulmuş ise de, bozulan karar ile (B) harfli 892,30 m²"lik bölümünün orman niteliğinde bulunduğuna ilişkin belirlemenin kesinleştiği, bu belirlemeye ilişkin olarak infaza elverişli hüküm bulunmadığından, yeniden tesis olunan hükümde, (B) harfli bölümüne ilişkin olarak da tescil kararı verilmesi gerekirken, hüküm yerinde (B) harfli bölümüne ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün
    düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 2. bendinin (B) fıkrasında yer alan “kesinleştiğinden bu bölüme yönelik karar verilmesine yer olmadığına” ibaresi kaldırılarak, bunun yerine, “orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tesciline” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün (6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla) HUMK’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, taraflarca 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/02/2015 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi