10. Hukuk Dairesi 2015/25091 E. , 2016/3112 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının 01.05.1998 tarihinde durdurularak 506 sayılı Kanun kapsamında 05.11.2004 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Dosya içeriğinden, davacının dosyada bulunan sigortalılık bilgilerine göre, 22.06.1979-30.12.1985 (kesintili) ve 20.05.1998-30.09.1998, 01.04.1999-30.06.1999, 27.10.1999-31.01.2000, 17.02.2000-15.03.2001, 18.03.2002-05.11.2004 tarihleri arasında 506 sayılı Kanuna tabi olarak çalıştığı, 28.09.1987 tarihinde davalı Kurum kayıtlarına intikal eden bildirge ile vergi kaydına istinaden, 09.06.1987 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında ... tescilinin yapıldığı, 24.04.1993 tarihinde... vergi dairesine bağlı olarak Limited Şirket ortağı olarak tescil edildiği ve söz konusu şirketin 27.01.2000 tarihinde tasfiye sürecin girdiği ve davacının bu süreçte tasfiye memuru olarak atandığı, tasfiye sürecinin 15.11.2001 tarihinde sona erdiği, Kurumca dosya içerisinde bulunan 15.07.2009 tarihli yazısından anlaşılacağı üzere 09.06.1987-24.04.1993, 29.04.1993-01.01.2000, 01.02.2000-16.02.2000, 16.03.2001-13.11.2001 tarihleri arası ... sigortalısı kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 506 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılık dosyası ve tahsis talebine ilişkin başvurusu Kurumdan getirtilmeli, çakışan 506 sayılı Yasa ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi net olarak belirlenmeli, çakışan dönemde; 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığın söz konusu olmaması nedeniyle, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, limited şirkete ait vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler saptanmak suretiyle bu çerçevede davacı; emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya
üstünlük tanınmalı, davacının ekonomik yönden yaşamına etkin olan çalışmanın hangisi olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, varılacak sonucuna göre çakışan dönemde davacının tabi olduğu sigortalılık belirlenmelidir.
Bu açıklamalar kapsamında çakışan dönemde geçerli olan sigortalılık statüsü belirlendikten sonra, belirlenen statünün 1479 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılık olması halinde, 23.04.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Yasanın 56. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 63. Maddenin “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. …” hükmü gözetilerek, Kurumdan davacının sigortalılığının anılan yasal düzenleme kapsamına girip girmediği ve durdurulması gereken tarih sorularak çakışan dönemdeki 506 sayılı Kanuna ve 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılığın geçerliliği irdelenmeli ve bu çerçevede yaşlılık aylığı tahsisi şartları irdelenerek, yasal dayanakları belirtilerek, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetler de dikkate alınması halinde bu kapsamda prim borcu olup olmadığı da araştırılarak, tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanabileceği de dikkate alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.