23. Hukuk Dairesi 2013/3855 E. , 2013/6834 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.01.2011 gün ve 2009/7152 Esas, 2011/289 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalının ortağı olup tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde, tahsis edilen dükkanın müvekkili adına tapuya tescil edilmediğini ileri sürerek, dükkanın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıya yapılan hisse devrinin geçerli olduğu, borçlu olduğunun ispatlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.01.2011 tarih ve 2009/7152 E, 2011/289 K sayılı ilamıyla, “BK"nın 167/1. maddesine göre, borçlu, temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir. Dava konusu olayda, dava dışı yapı denetim şirketi tarafından davalı ile yapılan sözleşme iş bitmeden feshedilmiş olması nedeniyle, davalı tarafından sözleşme gereği istenen hizmetin tam olarak yerine getirilmediğine ilişkin def’ilerin davacıya karşı da ileri sürülebilmesi mümkündür. Bu itibarla mahkemece, dava dışı yapı denetim şirketinin sözleşme gereği yüklendiği edimini tam olarak yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi, edimin eksik yerine getirildiğinin tespit edilmesi halinde bunun davacıya tahsis edilen dükkana karşılık gelen bedelinin ne olduğunun belirlenmesi, davaya konu dükkan dışındaki dava dışı yapı denetim şirketi tarafından devredilen iki dükkana ilişkin tapuların devralanlara verilip verilmediğinin, davalı kooperatif tarafından eşitlik ilkesinin ihlâl edilip edilmediği belirlenerek, karşı edimi yerine getirmeyen kişinin daha doğru deyişle kooperatife borcu olan ortağın bunu ifa etmeden tapu istemesinin mümkün bulunmadığı gözönüne alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilerek oy çokluğu ile bozulmuştur.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, kooperatif ortağı olan davacıya tahsis edilen işyerinin tapu kaydının davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Somut olayda, davalı kooperatif ile dava dışı yapı denetim şirketi arasında yapılan sözleşmeye göre hizmet bedeli olarak davalı kooperatif tarafından yapı denetim şirketine 3 dükkan verileceğinin kararlaştırılmış olduğu, bunun için anılan şirketin kooperatif ortağı yapıldığı, daha sonra yapı denetim şirketi tarafından bu 3 dükkana ilişkin ortaklıkların dava dışı Seher Bahar"a ondan da davacıya devredildiği ve bu devirlerin davalı kooperatif tarafından onaylandığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, dava dışı yapı denetim şirketi tarafından 3 dükkana ilişkin hissenin devredilmesinden sonra davalı ile yapılan sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle bu dükkanlardan birisini devralan davacının hak sahibi olup olmadığı, hak sahibi ise devreden şirketin var ise borcundan davacının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öte yandan, davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/3. maddesi, “devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü içermektedir. Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de BK"nın 163. maddesi maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (BK 173 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir, devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Daire satımında üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 14/3. ve anasözleşmenin 17/2. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Anasözleşmenin 17/1. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife iletilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir. BK"nın 167/1. maddesine göre, borçlu, temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu def"ileri temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir. Dava konusu olayda, dava dışı yapı denetim şirketi tarafından davalı ile yapılan sözleşme iş bitmeden feshedilmiş olması nedeniyle, dükkanların üyelik karşılığı olarak verme borcu altına giren davalı tarafından sözleşme gereği istenen hizmetin tam olarak yerine getirilmediğine ilişkin def"ilerin davacıya karşı da ileri sürülebilmesi mümkündür.
Bu itibarla mahkemece, dava dışı yapı denetim şirketinin sözleşme gereği yüklendiği edimini tam olarak yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi, edimin eksik yerine getirildiğinin tespit edilmesi halinde bunun davacıya tahsis edilen dükkana karşılık gelen bedelinin ne olduğunun belirlenmesi, davaya konu dükkan dışındaki dava dışı yapı denetim şirketi tarafından devredilen 2 dükkana ilişkin tapuların devralanlara verilip verilmediğinin, davalı kooperatif tarafından eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediğinin belirlenerek, karşı edimi yerine getirmeyen kişinin daha doğru deyişle kooperatife borcu olan ortağın bunu ifa etmeden tapu istemesinin mümkün bulunmadığı gözönüne alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Ne var ki, davalı kooperatif, dava dışı yapı denetim şirketi ile yapmış olduğu sözleşmeden kaynaklanan borcunu, anılan şirkete kooperatif ortaklık hissesi vermek suretiyle yerine getirmiş olup, kooperatifin asli bir edimi niteliğindeki şirketin kooperatife ortaklığı gerçekleştirildikten sonra, bu ortaklığa tekabül eden ve bir yan edim niteliğini taşıyan taşınmaz tahsis işlemini de gerçekleştirmiş, süreçte belirgin hale geldiği anlaşılan B 9 Blok 8 nolu dükkana ait tapunun devrini de bu şekilde taahhüt etmiş durumdadır. Bu durumda, davalı kooperatifin dükkan tapusunun devrinden, devir öncesi ve/veya sonrasında davacının kooperatife olan borçlarını yerine getirmemesi halinde kaçınabileceği, kooperatif kayıtlarında ise davacının kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığının belirtilmiş olması karşısında tapunun devrinden kaçınamayacağının kabulü gerekir. Dava dışı Seher Bahadır üzerindeki ortaklık hissesinin davacıya devrinin gerçekleşmesinin ve devrin kooperatif yönetim kurulunca kabul edilmesinin ardından, davalı kooperatif ile dava dışı yapı denetim şirketi arasındaki sözleşme feshedilerek anılan şirketin kooperatife olan borcunu ifa etmeyeceğinin açıklıkla ortaya çıkmış olmasına karşın, kooperatif kayıtlarında davacının kooperatife borcu bulunmadığının belirtilmiş olması olgusu da gözetildiğinde, davalının temellük edene karşı BK’nın 167. maddesinde sayılan def’i ileri sürme hakkından örtülü olarak feragat etmiş olduğunun kabulü de gerekir. Nitekim, raporu hükme esas alınan bilirkişi kurulunca, davalı kooperatifin defterlerinde davacının üye olarak
kabul edildiği 13.10.2005 tarihinde, davacı tarafından devreden Seher Bahadır adına 1.755,00 TL ödendiği ve bu tarih itibariyle borcun sıfırlanarak kapatıldığının kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davacının devir öncesinde kooperatiften devredenin borçlarını sorup öğrendiği ve bunun üzerine borcu kapattığı anlaşılmaktadır.
Davalı kooperatifin defter ve kayıtları, davalı kooperatif bakımından bağlayıcı olup, devir öncesi borcu bulunmadığı kabul edilen ve devirden sonra da borcu bulunduğu iddia ve ispat edilmeyen davacının tapu iptal ve tescil istemekte hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda, davalının ortağı olan, tüm edimlerini yerine getirdiği davalı kayıtları ile sabit olan davacının davasının kabulüne dair kararın bu gerekçelerle onanması gerekirken, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.01.2011 tarih ve 2009/7152 E, 2011/289 K sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile anılan bozma ilamı kaldırılarak, sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 18.01.2011 tarih ve 2009/7152 E, 2011/289 K. sayılı bozma ilamı kaldırılarak sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile ONANMASINA, davacının karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.