23. Hukuk Dairesi 2013/4862 E. , 2013/6831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davası sonucunda verilen karara yönelik temyiz isteminin süreden reddine ilişkin Dairemizin 05.03.2012 tarih ve 930 Esas, 1649 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin üyesi olmasına rağmen müvekkiline ve bir kısım üyelere tebligat yapılmadan 05.07.2009 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, üye olmayan kişilerin genel kurula katıldığını, genel kurula sunulan gerçek dışı gelir gider tabloları ile bilançoların onaylandığını ileri sürerek, anılan genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, genel kurul toplantısına davacının çağrıldığı, bir kısım üyenin çağrılmaması hususunun tek başına kararların iptaline sebep olamayacağı, üye olmayan kişiler oy kullansalar dahi ancak karar nisabını etkileyecek sonuç doğması halinde kararın iptal edilebileceği, genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirecek neden bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 05.03.2012 tarih ve 930 E, 1649 K sayılı ilamıyla temyiz isteminin süreden reddine karar verilmiştir.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosya kapsamından; 05.03.2010 tarihli yerel mahkeme gerekçeli kararının davacı vekiline tebliğe çıkarıldığı, bu tebligatın tanınmadığından bahisle iade edildiği, ikinci kez çıkartılan tebligatın kalemde bizzat davacı vekiline tarih yazılmaksızın tebliğ edildiği, Dairemizin 21.11.2011 tarihli geri çevirme kararı ile gerekçeli kararın UYAP ve benzeri kayıtlardan tebliğ tarihinin araştırılarak belirlenmesinin istendiği, mahkemece, 07.02.2012 tarihli tutanak ile gerekçeli kararın tebliğ tarihinin 29.04.2010 tarihi olduğunun bildirildiği, Dairemizce 05.03.2012 tarihinde bu tarih esas alınarak temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği, bu karardan sonra 27.07.2012 tarihli tutanakla davacı tarafın mahkemeye müracaatı üzerine UYAP kayıtlarının yeniden incelendiği, yerel mahkeme gerekçeli kararının davacı vekiline tebliğ tarihinin 12.05.2010 olduğunun tespit edildiği, davacı tarafa çıkartılıp iade olunan tebligat ve bakiye karar harcının yatırıldığı tarih olan 29.04.2010 tarihinin sehven tebliğ tarihi olarak Dairemize bildirildiği anlaşılmış, tutanak ekindeki barkot numarasına ve UYAP kayıtlarına göre, gerekçeli karar tebligatına ilişkin evrakın hazırlanma tarihinin 12.05.2010 olduğu ve aynı gün davacı vekiline tebliğ edildiği görülmüştür. Tebliğ tarihinin 12.05.2010 olarak tespiti karşısında temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmış olup, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 05.03.2012 tarih ve 930 E, 1649 K sayılı ilamının kaldırılmasına karar verilerek, temyiz itirazlarının incelemesine geçilmesi gerekmiştir.
2-Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, geçersiz olması (yokluk) hali, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53. maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını ya da kendisinin ve/veya bir kısım ortakların toplantıya çağrılmadığını iddia eden ortağın, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali için açtığı davada, genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz. Muhalefet şerhi koşulu, aynı Kanun"un 98. maddesi yollaması ile TTK"nın 361. maddesinin 3. fıkrası uyarınca da aranmaz. Bu iddialar ile açılan dava, genel kurul tarihinden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. Davacı, davayı bir ay içinde açmıştır.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Davacı taraf toplantıya katılmaması gerekenlerin katıldığı iddiasında da bulunmuştur. TTK"nın 361/son maddesi hükmüne göre, oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler, somut olayda iddia edildiği gibi, katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimseler olup, davalı kooperatif bu katılımın karara etkili olmadığını ispatlarsa bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2. maddesi, "Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4" ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü; aynı Kanun"un 51/1. maddesi ise "Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur" hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, "Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4"ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır" hükmünü; 2. fıkrada ise "Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4"nün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır" hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK"nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi
geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. Genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın mutlak butlan ile malûl sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
Somut olayda, dava süresinde açılmış olup, davacı tarafın davaya konu edilen 05.07.2009 tarihli genel kurul toplantısına çağrılmadığı, bu genel kurulda üye olmayan kişilerin oy kullandığı ileri sürülerek genel kurul kararlarının iptali istenmiştir. Yokluk hali bulunmamaktadır. Genel kurula ilişkin 04.06.2009 tarihli tebligat listesinde, davacının adı ve karşısında imzası bulunmakta olup, bu imza davacının dosyada bulunan diğer imzalarına benzemekte ise de, davacı bu imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, imza üzerinde herhangi bilirkişi incelemesi yapılmamış olmakla birlikte, davacının genel kurul toplantısına çağrıldığı kabul edilmiştir. Mahkemece, bu kabule göre, usulüne uygun toplantıya çağrılan ancak genel kurul toplantısına katılmayan üyenin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53. maddesi uyarınca, genel kurula katılması, red oyu vererek alınan kararlara muhalefet etmesi halinde genel kurul kararının iptali davasını açma hakkını haiz olacağı, davacının çağrıldığı halde genel kurula gelmediği için iptale ilişkin dava hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekirken, genel kurul toplantısına usulüne uygun olarak çağrılmayan üyelerin iptal davası açma hakkı bulunduğu hususu gözardı edilerek, uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve genel kurul kararlarının yasa, ansözleşme ve iyiniyete aykırı olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi mahkemenin anılan kabulü ile çelişmiştir. Ancak, tebligat listesindeki imzanın davacıya ait olmadığının bilirkişi incelemesi ile saptanmış olması halinde davacının iptal davası açma hakkını red oyu ve muhalefet şerhi gerekmeden haiz olduğu sonucuna varılması, ancak davaya konu edilen genel kurul toplantısına katılan ve ortak olmadığı iddia edilen... isimli kişinin, ortak olmadığı kabul edilse dahi, kullandığı oyun genel kurul kararlarının nisabını etkilemeyeceği gözetilerek, davacının iptal isteminin reddi gerekmekte olup, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş ise de, her iki olasılıkta sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin temyiz talebinin süreden reddine ilişkin 05.03.2012 tarih ve 930 E, 1649 K. sayılı ilamının kaldırılmasına, 2 numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme kararının ONANMASINA, karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.