19. Ceza Dairesi 2015/22822 E. , 2018/3031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih, 2011/505, 509, 513 E, 21/02/2012 tarih, 2011/506, 510, 511, 621 E. sayılı kararlarında açıklandığı üzere “tacir sayılan limited şirketlerin, temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, sorumlu oldukları şirketlerin ticareti terk etmeleri halinde: İcra İflas Kanunu"nun 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisnaya yer verilmediğine göre, tıpkı geçek kişi tacirler gibi aynı Kanun"un 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına bir engel bulunmadığı” yönündeki ulaşılan sonucun zaman içerisinde yerleşik uygulamaya dönüş olması, ticareti terk eden tacir açısından; muhatapların haklarını korumaya yönelik olarak İİK’nın 44. maddesi ile, ticareti terk eden bir tacire; 15 gün içerisinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirme ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunma, keyfiyet Ticaret Sicili Memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan etme ve ilam masraflarını da ödeme yükümlülükleri yüklenmiş, bu yükümlülüklere aykırı davranmanın yaptırımı olarak İİK’nın 337/a maddesinde düzenlenen takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun;
1- İİK’nın 44. maddesine göre mal beyanında bulunulmaması,
2- Mal beyanın da mevcudun eksik gösterilmiş olması
3- Aktifte yer alan malın veya yerine kaim olan değerin haciz veya iflas sırasında gösterilmemesi,
4-Mal beyanından sonra, beyan edilen bu mallar üzerinde tasarruf edilmesi, şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden her hangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşullarında (alacaklının zarar görmesi ve borçlunun tacir olması) gerçekleşmesi halinde oluşacağı konusunda gerek uygulamada gerek öğretide herhangi bir duraksamanın mevcut olmaması ve somut olayımızda bu eylemden dolayı şikayetçinin zarar gördüğünün dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü"nün cevabi yazısı ve eklerinden sanığın 27/04/2011-27/04/2012 tarihler arasında münferiden müdür seçildiğinin anlaşılması ve suç tarihi itibariyle sanığın borçlu şirketi temsil yetkisinin devam edip etmediğinin dosya içerisinden anlaşılamaması karşısında; öncelikle suç tarihi itibariyle cezai sorumluluğun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi amacıyla sanığın borçlu şirketi temsil yetkisinin devam edip etmediğinin, şirket ana sözleşmesinin getirtilerek incelenmesi suretiyle tespitinden sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken suç tarihi itibariyle sanığın şirket yetkisi sona erdiği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi,
2-Ticareti terk suçu aynı işyeri ile ilgili olarak ancak bir defa işlenebilen bir suç olup, ticareti terk suçunda sanık hakkında birden fazla aynı şikayetçi tarafından yapılan birden fazla şikayetin bulunması ve suçun sübutu halinde tek bir ceza verilmesi gerekecektir.
UYAP ortamında yapılan araştırmada benzer eylem nedenlerle sanık hakkında ticareti terk suçundan verilip Dairemizin 2015/22706 Esas sırasında kayıtlı olan ve 21/11/2017 tarihinde bozulmasına karar verilen ve aynı mahkemenin 2017/650 Esas numarasını alan dosyanın bulunması karşısında; davaların birleştirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi zorunluluğu,
3-Sanık hakkında aynı şikayetçi tarafından yapılan İİK’nın 345/a maddesinden yapılan şikayetler sonucu beraat kararı verilip Dairemizin 2015/23255 ve 2015/23375 Esas numaralarında kayıtlı olan ve aynı tarihte incelenerek bozulmasına karar verilen dosyaların bulunduğunun anlaşılması karşısında usul ekonomisi ilkesi bakımından aralarında bağlantı bulunan davaların birleştirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 19/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.