18. Ceza Dairesi 2015/42471 E. , 2017/13335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği, suç tarihine göre dosya incelendi.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Hakaret suçunun huzurda işlenmesinin en tipik örneği, fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesidir. Fail, bu durumda hareketi doğrudan öğrenir. Suçun huzurda işlenmiş olması mutlaka fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz yüze olmasını gerektirmez. Şayet fail, fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hakaretinin mağdur tarafından da doğrudan algılanabileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda da suç huzurda işlenmiş sayılacaktır.
Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır.
İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira, fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir. Bu durumda fail ancak ihtilat kastıyla hareket etmiş ve şartları oluşmuş ise, gıyapta hareket suçundan cezalandırılabilecektir.
Yazı ve resimle hakaret suçunda, yazı veya resmin mağdurun kendisine verilmesi şart değildir. Mağdura verilebileceğinin suçu işleyen tarafından bilinmesi halinde, bunun üçüncü bir kişiye yazılıp gönderilmesiyle de huzurda hakaret işlenmiş olacaktır.
Somut olayda, katılanın akrabası ile bir sosyal paylaşım sitesinde karşılıklı özel mesajlaşması biçimindeki sanığın eyleminde, bu kast ile haraket ettiği ileti içerikleri ve dosya kapsamından anlaşılamaması, ileti içeriklerinde sanığın bu yönde bir amacı olduğunu ortaya koyan bir ibarenin bulunmaması, kaldı ki bu durumun katılan tarafından iddia edilmemesi karşısında, sanığın iletme kastı ile hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak ve kesin delillerin neler olduğu açıklanmadan yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi,
2-Kabule göre de;
a)Ek savunma hakkı verilmeden TCK"nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle CMK"nın 226. maddesine aykırı davranılması,
b)Temel cezada TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılırken hapis cezasının 3 ay 22 gün yerine, 3 ay 23 gün olarak belirlenmesi,
c)Suç tarihi itibariyle sabıkasız olan sanık hakkında, suçtan doğan maddi bir zararın bulunmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi nedeniyle CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının değerlendirilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı görülerek, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22.11.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.