11. Hukuk Dairesi 2012/55 E. , 2013/87 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.09.2011 tarih ve 2010/742-2011/424 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı anonim şirketin ortaklarından olduğunu, şirketin 24.09.2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında ... isimli şahsın yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, oysa bu şahsın “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçundan mahkûm olduğunu ve TTK"nun 315/2. maddesi gereğince seçilme yeterliliğine haiz olmadığı, müvekkillerinin bu karara muhalif kaldıklarını ileri sürerek, anılan genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ceza mahkemesi kararının kesinleşmemiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14.07.2010 tarihli 2007/615 esas 2010/559 sayılı kararı ile sanık ...’nun hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün temyiz aşamasında olup kesinleşmediği, davacıların 24.09.2010 tarihli genel kurulunda ..."nun yönetim kurulu üyeliğine seçilmesine yönelik karara muhalif kaldıkları, davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, TTK"nun 315/2. maddesinde emniyeti suiistimal suçundan mahkumiyetin anonim şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilmeye mutlak engel teşkil ettiğinin düzenlendiği, ceza mahkemesi kararının kesinleşmemesinin açıklanan yasanın açık hükmüne aykırı olmadığı, objektif iyi niyet kurallarına uyulmamasını engellemeyeceği, emniyeti suiistimal suçundan mahkum olan kişinin yönetim kurulu üyeliğine getirilmesinde afaki iyi niyet kurallarına uygunluktan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle 24.09.2010 tarihli genel kurul toplantısının altıncı maddesindeki "Yönetim kurulu üyeliklerine üç yıl görev yapmak üzere ....... ve ..."nun seçilmelerine" kısmının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kurul karar iptaline ilişkin olup, mahkemece hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçundan mahkum olan kişinin yeniden yönetim kurulu üyeliğine seçilmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle genel kurul kararının ilgili maddesinin iptaline karar verilmiştir. Ancak TTK’nun 315/2. maddesinde “İdare meclisi azalarından biri iflasa tabi kimselerden olup da iflasına karar verilir veya hacir altına alınır yahut azalık için lüzumlu kanuni vasıfları kaydederse, vazifesi sona ermiş olur. Ağır hapis cezası ile veya sahtekârlık, emniyeti suiistimal, hırsızlık, dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkûmiyet halinde dahi hüküm aynıdır” hükmü düzenlenmiştir. Yasanın lafzına göre ancak mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde yönetim kurulu üyesinin vazifesi sona erer. Dairemizin yerleşmiş kararları gereğince de ancak kesinleşmiş mahkumiyet kararının bulunması yönetim kurulu üyeliğine seçilmeye engeldir. Davalı şirket genel kurulu, bu durumu bilerek dava dışı kişiyi yönetim kuruluna seçmiş olup hakkındaki mahkumiyet kararı kesinleşmediğine göre masumiyet karinesi de göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.