8. Hukuk Dairesi 2013/18379 E. , 2014/10653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/141-2013/239
A.. M.. ile Hazine ve M.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 07.05.2013 gün ve 141/239 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu 336 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 76021/82944 payının A. B.adına, geriye kalan 2709/82944 payın Farid oğlu Mehmet, 4214/82944 payın Sadık adına hisseli olarak tespit ve tescil edildiğini, vekil edenin taşınmazı kendisinden önceki zilyetlerin eklemeli zilyetliği ile birlikte davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyet olarak yaklaşık 50 seneden beri kullanıldığını, davacının 26.07.2011 tarihli satış senedi ile bu yeri zilyetliğinde bulunduran Rıdvan Karatay"dan satın aldığını, söz konusu taşınmazda pay sahibi olan Faris oğlu Mehmet ile Sadık isimli şahısların kim olduğunun bilinmediğini, davacı yararına TMK"nun 713/2. maddesinde belirtilen koşulların oluştuğunu, kayıt malikleri Faris oğlu Mehmet ile Sadık"ın tapu kaydından kim olduğu anlaşılamayan şahıslardan olduğunu açıklayarak, Faris oğlu Mehmet ve Sadık üzerindeki kayıtların iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davacı lehine kazanma koşullarının oluşmadığını, kayıt maliklerinin mirasçılarının tespit edilerek davaya dahil edilmelerini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. B.. vekili davanın görevsiz mahkemede açıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiğinden davanın kabulü ile Faris oğlu Mehmet ve Sadık adına kayıtlı hisselerin tapusunun iptaline ve davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, TMK"nun 713/2. fıkrasında açıklanan tapu kütüğünde maliki kim olduğu anlaşılamayan hukuki sebebine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki; TMK"nun 713/2. maddesindeki üç hal birbirinden ayrı dava sebebidir. İspat koşulları da farklıdır. Ne var ki; olayları bildirmek taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Mahkemece tapu kütüğünden malikinin kim olduğu anlaşılamayan sebebi benimsenerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan soruşturma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, dava konusu 336 ada 4 parsel sayılı taşınmaz, kadastro çalışmalarında 25.04.1970 tarih 58 sıra numaralı tapu kaydı ile Mart 336 tarih 26 sıra tapu kayıtlarının revizyonu sonucu, 4214/82944 hissenin Sadık, 2709/82944 hissenin Faris oğlu Mehmet, 76021/82944 hissenin A. B. adlarına 15.09.1983 tarihinde tespit edildiği, tutanağın 01.04.1986 tarihinde kesinleşerek tapuya tescilinin yapıldığı görülmektedir. Kadastro tutanağı üzerinde yapılan incelemede parselin 25.04.1970 tarih 58 sıra numaralu tapu kaydı ile Mart 336 tarih 26 sıra tapu kayıtlarına dayalı olarak tespit ve tescilin yapıldığı anlaşılmaktadır. Revizyon gören Mart 336 tarih 26 sıra tapu kaydının geldi ve gittileri getirtilmediğinden kayıt maliklerinin bilinen kişi olup olmadığı yönünde bir yargıya varmak mümkün değildir. Ne var ki, bundan önce davada taraf teşkilinin sağlanması zorunludur. Dava TMK’nun 713/1 ve 2. maddelerine dayalı olarak açıldığına göre, yargılama sırasında da taraf teşkilinin sağlanması mümkündür.
Bilindiği gibi, bir davanın görülebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesiyle mümkün olur. HUMK"nun 73. maddesinde; "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde Hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez," denilmektedir. Madde metninde açıkça görüldüğü üzere taraflar, yöntemine uygun bir biçimde davet edilmedikçe mahkemece karar verilemez. Aynı durum Hukuk Muhakemesi Kanunu"nun 27. maddesinde de; "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler" amir hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddede yer alan "hukuki dinlenilme hakkı" tabiriyle 73. maddesindeki durum ifade edilmiştir. Bu hak, Anayasa"nm 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Bu hak iddia ve savunma hakkı olarak da bilinse iddia ve savunma hakkından daha geniş ve daha üst bir kavram olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar, işin esası hakkında bir karar verilmiş ise de, yargılama sırasında tapu kayıt malikleri Sadık ve Faris oğlu Mehmet"e veya mirasçılarına herhangi bir şekilde tebligat yapılmamış ve taraf teşkili sağlanmamıştır. Böylece, davada taraf sıfatıyla savunma hakkı tanınmamış ve daha ötesi savunma hakkı kısıtlanmıştır. Saptanan bu somut ve hukuki olgulardan da anlaşılacağı üzere davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz (HGK"nun 22.02.2012 tarih, 2011/8-763 E., 2012/85 sayılı Kararı).
Her ne kadar, kayıt malikleri davalı gösterilmemiş, dava Hazine ve M.. B..’na yöneltilerek açılmış ise de, TMK’nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında ancak kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK’nun 501. maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla dava Hazine’ye yöneltilerek açılır veya daha sonra bu durumun anlaşılması halinde anılan madde gereğince dava Hazine’ye yöneltilir. Şu aşamada, kayıt malikinin sağ olup olmadığı, mirasçı bırakıp bırakmadığı henüz anlaşılamamaktadır. Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Bu nedenle öncelikle, kayıt malikleri Sadık ve Faris oğlu Mehmet’in hasımlı veraset belgesinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, veraset davasında Hazine’nin hasım olarak gösterilmesi, alınacak veraset belgesine göre mirasçılarının bulunduğunun anlaşılması durumunda davanın mirasçılarına yöneltilmesi, taraf teşkilinin açıklandığı biçimde sağlanması, revizyon gören Mart 336 tarih 26 sıra tapunun tüm geldi ve gittilerinin Yerel Tapu Müdürlüğü’nden, burada bulunmaması halinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan getirtilerek dosya arasına konulması, kayıt malikleri arasında Sadık ve Faris oğlu Mehmet"in yer alıp almadığının araştırılması, isimlerine rastlanıldığı taktirde bilinen kişi olduklarının kabul edilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hatalı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru değildir.
Açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.