9. Hukuk Dairesi 2009/20500 E. , 2010/4565 K.
"İçtihat Metni" ... adına Avukat ... ile AİG Hayat Sigorta A.Ş. adına Avukat ... aralarındaki dava hakkında İzmir 7. İş Mahkemesinden verilen 256 günlü ve 774 sayılı kararı Dairenin 31.03.2009 günlü ve 2009/6674 E. 2009/9029 K. sayılı ilamıyla ONANMASINA karar verilmiştir. Davacı avukatınca kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosya içeriğine göre, Dairemizce temyiz incelemesi sonucunda verilen kararda maddi hata saptanamadığı gibi, maddi hataya dayandığı ileri sürülen hususun hukuki takdire ilişkin olduğu ve İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi gereğince iş mahkemelerinin kararları ile ilgili Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme istenemeyeceği de dikkate alınarak dilekçesinin REDDİNE, 23.02.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Davacı vekilince verilen dilekçe ile davalı şirket nezdinde 2001 yılı Mayıs ayından itibaren satış müdürü olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin 20.05.2008 tarihinde haksız ve ihbar önellerine uyulmaksızın sona erdirildiği ileri sürülerek kıdem ve ihbar tazminatları ve izin ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde,taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı, davacının taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile “gerçek kişi acente” olarak çalıştığı, davacı ile aralarında iş sözleşmesinin gerektirdiği iş görme,ücret ve bağımlılık unsurlarının bulunmadığını, davacının vergi mükellefi ve Bağ-Kur üyesi olduğu,bu nedenlerle İş Kanunu kapsamında bulunmadığı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin, davacının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle tek taraflı olarak feshedildiği savunularak davanın reddi talep edilmiştir.
Yerel mahkemece ilk oturumda, taraflar arasındaki sözleşmenin TTK.nun 116 vd.md kapsamında acentelik sözleşmesi olduğu, davacının davalı şirkete karşı iş görme ve ücret unsuru bulunmakla birlikte bağımlılık unsurunun bulunmadığı ve bu nedenle İş Kanunu kapsamında hizmet sözleşmesi ile çalışmadığı kabul edilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, davacı tarafça temyiz olunan bu karar Dairemizin 31.03.2009 gün ve 6674-9029 sayılı kararı ile onanmış,davacı vekilince verilen ve önceki iddiaların tekrarı yanında, gösterdikleri deliller toplanmadan verilen yerel mahkeme kararının Dairemizce onanmasının maddi hataya dayandığı ileri sürülmüştür.
Yerel Mahkemece ilk oturumda, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin acentelik sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de; tek başına sözleşmeye dayalı olarak sonuca gidilmesi yerinde değildir. B.K.nun 18/1 md.ne göre tarafların sözleşmeyi nitelendirmeleri değil tarafların ortak ve gerçek amaçlarının araştırılması gerekir. Davacı taraf acente sözleşmesi adı altında davalıya bağımlı olarak çalıştığını bildirerek bu iddiasının kanıtlanması için işverenden sadır bir takım yazışmaları dosyaya sunmuş, acente adı altında çalışan satış temsilcilerinin, davalıya ait ofiste hizmet verdiklerini, savunmanın aksine davacının gerçek kişi acente olarak Ticaret odası kaydı ve Bağ-Kur üyeliğinin bulunmadığını iddia etmekte ve bu hususta tanıklarının dinlenmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Yerel mahkemece bu deliller toplanmalı, taraflar arasındaki ilişkinin gerçek niteliği belirlenmeli, elde edilecek delillere göre taraflar arasında TTK anlamında bir acentelik sözleşmesi varsa şimdiki gibi, davacının İş Kanunu kapsamında hizmet sözleşmesi ile çalıştığının belirlenmesi halinde ise davalı tarafça gerçekleştirilen feshin haklı nitelikte olup olmadığını değerlendirerek sonucuna göre karar verilmelidir.Açıklanan nedenlerle maddi hata dilekçesinin kabulü ile yerel mahkemenin görevsizlik kararının onanmasına ilişkin Dairemiz kararının kaldırılarak, araştırmaya yönelik bozma kararı verilmesi görüşünde olduğumdan talebin reddi yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 23.02.2010
...