10. Hukuk Dairesi 2020/5608 E. , 2021/4745 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :... Mahkemesi
Dava, eksik ödendiği iddiası ile yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti ve fark aylıkların davalı Kurumdan faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak
, davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece verilen 18/05/2016 tarihli karar, kapatılan 21. Hukuk Dairesinin 06.11.2017 tarihli bozma ilamı ile “,….Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı Kurumun aylık bağlama işlemindeki hatanın nereden kaynaklandığı açıkça belirtilmediği gibi, 08.10.2015 havale tarihli bilirkişi raporundaki verilerin aynısı esas alındığı halde yaşlılık aylığının nasıl farklı hesaplandığının, söz konusu rapordaki hatanın nereden kaynaklandığının da belirtilmediği, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Yapılacak ..., davalı Kurumdan davacının yaşlılık aylığı hesaplamasına ilişkin ayrıntılı evrakları getirtmek, davalı Kurum işleminin irdelenmesiyle Kurum işleminde hata bulunup bulunmadığını, var ise; hatanın neden kaynaklandığı ve yasal dayanaklarının açıkca izah edildiği, ayrıca bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek ve her iki rapor arasındaki farklılığın sebebini açıkça gösteren denetime elverişli bilirkişi raporu alarak sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Ayrıntıları Hukuk Genel Kurulunun 10.12.2019 günlü ve 2015/10-3241 Esas, 2019/1325 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak ...; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde, davacı hakkında yapılan aylık hesabına ait tüm verilerin ve somutlaştırılmış aylık hesap tablosu ile hesapta esas alınan yöntemin, davalı Kurumdan belgeleri ile birlikte dosya arasına kazandırılması, daha sonra da, yargılama aşamasında alınan tüm raporların değerlendirildiği ve kurum hesabından ayrılma yönlerini açıkça belirtir denetime elverişli bir raporun, bu konuda uzman ve yeni bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden aldırılması ile sonucuna göre bir karar tesisi gereği dikkate alınmaksızın yazılı şekilde eski bilirkişiden ek rapor aldırılması suretiyle karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.04.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.