23. Hukuk Dairesi 2013/7720 E. , 2013/6786 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın davalı kooperatif yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine dair asıl; temyiz isteminin süre yönünden reddine dair ek karara yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, hukuka aykırı şekilde kooperatif üyeliğinden ihraç edilmek istendiğini, ihraca yönelik işlemler sonuçlanmadan kur"a ile müvekkiline düşen dairenin satıldığını, kooperatifin haksız işlemlerinden yönetim kurulu üyeleri yanında tüm üyelerin de sorumlu olduğunu, bu nedenle davayı kooperatif ve devir yapmayan üyeler hakkında açtıklarını ileri sürerek, 5.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, müvekkilleri .....ve ....l ile davacı arasında tazminat doğuracak borç ilişkişisi olmadığını, .... ve ..."ün üçüncü kişilerden satın almak suretiyle bağımsız bölüm edindiklerini, kooperatif kararlarından sorumlu tutulamayacaklarını, husumetin kooperatife yöneltilmesi gerektiğini ve ayrıca davacının talebinin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının üyeliğini başkasından devir aldığını, 30.12.1999 tarihinde aidat olarak 1.750,00 TL ödeme yaptığını, kooperatif üyeliğinin mahkeme kararı ile sabit olduğunu, aidat borçlarını düzenli ödemediği için daire bedeli ya da tazminat talep hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ... hakkında açılan davanın takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına, ortakların sorumluluğuna anasözleşmede hüküm olması halinde ve kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde gidilebileceği, somut olayda böyle bir durumun oluşmadığı, bu yönde alınan genel kurul kararının da iptal edildiği, bu nedenle kooperatif dışındaki davalılara husumet düşmeyeceği gerekçesi ile adı geçen davalılar hakkında açılan davanın reddine, davacının A blok 9 nolu daire için üyelik hak ve hissesinin olduğu, ancak bu bağımsız bölümün satıldığı, bu durumda davacının tazminat isteyebileceği gerekçesiyle, talep miktarı da gözetilerek 5.000,00 TL"nin davalı kooperatiften tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiş, mahkemece, davacı vekilinin temyiz talebi 16.11.2011 tarihli ek karar ile süre yönünden reddedilmiştir.
Ek karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece, davacı vekilinin temyiz talebi, temyiz dilekçesinin 15 günlük yasal sürede verilmediği gerekçesiyle 1086 sayılı HUMK"nın 432/4. maddesi uyarınca reddedilmiştir. Temyiz süresinin hesabında 28.10.2011 tarihinde davacı vekilinin daimi işçisi ...e yapılan tebligat esas alınmıştır.
Davacı vekiline gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarihte yürürlükte bulunan 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesinde “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmüne; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Tebligat Tüzüğü"nün 23. maddesinde de, "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap meslek veya sanatını evinde icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine, bunlardan hiç biri bulunmazsa tebliğ, birlikte oturan 22. maddenin son fıkrasında gösterilen ailesi efradına (karı, koca, hısım, evlatlık gibi birlikte oturan kimselere) veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümlerde, muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiştir. Önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahtemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine yapılır.
Tebligat Kanunu"nun 20. maddesinde, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için "13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılışsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır. "hükmüne; Tüzüğün 26. maddesinde " Bu tüzüğün 18, 19, 20, 22, 23 ve 24. maddelerinde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memurunca durum ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ tutanağına yazılır; altı imzalattırılarak tebliğ edilecek evrak beyanı yapana verilir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar; almaktan veya
imzadan kaçınırlarsa, tebliği yapan, durumu tutanağa yazar ve imzalar. " hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekiline işyerinde yapılan gerekçeli karar tebliğine ilişkin belgede, muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi, muhatabın geçici olarak başka bir yere gidip gitmediği hususunda da bir açıklamanın da bulunmadığı görülmüştür. Öte yandan, geri çevirme kararı üzerine mahallinde yapılan zabıta araştırmasına ilişkin gönderilen tutanağa ve diğer ortakların aynı vekilinin aynı davalılara aynı mahkemede açtığı aynı istemli davalar nedeniyle Dairemize gelen 2008/678 E ve 658 E sayılı dosyaların temyiz incelemesi sırasında geri çevrilen dosyaya eklenen SGK kayıtlarına göre, tebligatı alan ...n, davacı vekilinin çalışanı olmadığının anlaşılmasına göre, gerekçeli kararın davacı vekilince beyan edilen öğrenme tarihi olan 31.10.2011 tarihinde tebliğ edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda 15.11.2011 tarihinde yapılan temyizin süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, yerel mahkemesinin temyiz isteminin süreden reddine ilişkin 16.11.2011 tarih ve 2008/677 Esas, 2011/271 Karar sayılı ek kararının kaldırılmasına karar verilerek, asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
2-Davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazının kabulü ile 16.11.2011 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 16.06.2011 tarihli asıl karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, asıl karar yönünden aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, ek karar yönünden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.