(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/27419 E. , 2020/9369 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ...-... Özel Eğitim Bilim ve Tic. San. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, 24.09.2004 -20.05.2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde rehber öğretmen olarak çalıştığını ve iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma, genel tatil ve asgari geçim indirimi alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, zamanaşımı def"inde bulunmuş ve davacının istifa ederek işten ayrıldığını, ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, fazla çalışma yapmışsa ödendiğini, genel tatillerde dershanenin kapalı olduğunu ve kimsenin çalışmadığını, davacının hiçbir alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı ... Özel Eğitim Bilim ve Tic. San. Ltd. Şti temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ...nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacının aylık ücret miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır. Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut olayda; davacının, davalı dersanede öğretmen olarak 24.09.2004 - 29.05.2013 arasında 8 yıl 8 ay 5 gün çalıştığı anlaşılmaktadır. davacı taraf davacının ilk işe giriş tarihinde 1300 TL aylık ile işe başladığını; işten ayrıldığı tarihte 2000 TL maaş aldığını iddia etmiş, davalı taraf ise iş akdi boyunca aylık ücretlerini tam olarak alan davacının aylık 2.000,00TL ücret aldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu; davacının aldığı ücretin bordrosuna uygun şekilde yansıtılarak ödendiğini savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları davacının en son 2.000,00 TL ücret ile çalıştığı; asgari ücret kısmının banka aracılığıyla, kalan kısmın ise elden ödendiğini beyan etmiş, davalı tanığı ise ücretin bordrolarda yazan kadar olduğunu elden ödeme olmadığını beyan etmiştir. Dava dosyasına sunulan 29.05.2013 tarihli istifa dilekçesi ve eki belgeler incelendiğinde davacının ücretinin net 790,02 TL;bürüt ise aylık 1.005,00 TL olduğu yönde beyanda bulunduğu görülmüştür. Mahkemece, davacının iddiası doğrultusunda aylık 2000,00 TL ücretle çalıştığı kabul edilmiş ise de yukarıda da belirtildiği üzere işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
3. Taraflar arasında, davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.Somut olayda; davalı tarafça sunulan klasörde davacının imzasının da bulunduğu yıllık izin belgeleri mevcut olmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda söz konusu belgelerin değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4. Taraflar arasında asgari geçim indiriminin ödenip ödenmediği uyuşmazlık konusudur.
İşçiye ücreti dışında ödenen asgari geçim indirimi kanun ile getirilmiş olup, bireyin veya ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır.
Somut olayda; davalı tarafça sunulan klasörde davacının imzasının da bulunduğu bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkukları mevcut olmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda bordroların değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def"i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.Somut olayda, davalı tarafça süresinde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def"i dikkate alınmaksızın alacakların hüküm altına alınması hatalıdır.6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13. maddesine göre, “(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. ” hükmüne yer verilmiştir.Davanın reddedilen kısmı dikkate alınmayarak kendisini vekille temsil eden davalı ... Özel Eğitim Bilim ve Tic. San. Ltd. Şti lehine vekalet ücreti taktir edilmemesi hatalıdır.SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.