Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak mirasbırakanları A.. Ç..’nin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla kayden malik olduğu 5 parça taşınmazını kendisinden önce ölen kızı M..’den olma torunları İ.. ve Ü..’a tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, bir kısım taşınmazda kızı M..’yi emanetçi kıldığını, gerçekte bağış yapıldığını, temlik işlemlerinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir.
Davalı M.. S.., hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, diğer davalılar ise temlik işlemlerinin muvazaalı olmadığını, bedeli karşılığında gerçek satış yapıldığını, alım güçlerinin olduğunu, murisin sağlığından muvazaa nedeniyle açtığı iptal tescil davasının redle sonuçlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı, 2460 parseldeki çekişmeli payın üçüncü kişiye devredildiğini, bu parsel bakımından husumet yöneltilemeyeceğini, muvazaalı temlik olmadığının muris tarafından açılan davada saptandığını, derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece; 2460 parsel bakımından davanın reddine, M.. S..hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, 1658, 1791, 6407 ve 6408 sayılı parseller bakımından muvazaa olgusunun kanıtlandığı gerekçesiyle tapu kayıtlarının davacıların miras payı oranında iptal ve adlarına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davacılar, davalı İ.. S.. ve dahili davalı süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece; 6407, 6408, 1791, 1658 parseller bakımından murisin satıma ihtiyacı olmadığı, davalıların alım gücünün bulunmadığı, mirasbırakanın davalı mirasçıları ile birlikte yaşadığı, temlik sırasında gösterilen değerler ile işlem tarihindeki gerçek değer arasında açık ve aşırı fark bulunduğu gözetilmek suretiyle yapılan temliklerin mavuzaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğu belirlenerek pay oranında iptal ve tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.
Davacıların temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu 2460 parsel sayılı taşımazdaki 88/144 pay, miras bırakan tarafından 07.12.2005 tarihinde temlik edilmiştir. Anılan taşınmazın davanın açıldığı tarihte (07.12.2005) dava dışı kişiye temlik edilmesi nedeniyle davanın kayıt malikine karşı açılmadığı gerekçesiyle reddedilmesi kural olarak doğru ise de davacı vekili tarafından Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kanalı ile 05.11.2007 tarihinde verdiği dilekçede davayı ıslah ettiği ve isteğini tazminata dönüştürdüğü ancak esas hakkında 14.11.2007 tarihinde verilen karardan sonra 15.11.2007 havale tarihli dilekçe ile dosyasına intikal ettiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; HUMK’nu 83. ve devamı maddeleri ile 4.2.1948 tarih 10-3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi HUMK."nun 185.maddesinin 2.bendi gereğince karşı tarafın rızası olmaksızın davasının mahiyetini tebdil edip tapu iptal ve tescil yerine tazminat şeklinde davacı, davasını bir defaya mahsus olmak üzere ıslah edebilir böyle bir durumda yapılması gereken işlemler anılan maddelerde düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece 05.11.2007 havale tarihli dilekçenin değerlendirilmesi, gerekli işlemler yapılarak bir karar verilmesi gerekirken 2460 parsel bakımından davanın reddi doğru değildir.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.