17. Hukuk Dairesi 2015/3933 E. , 2017/9759 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 15.06.2013 tarihinde davalıya sigortalı aracın davacıların oğullarına çarparak ölümüne neden olduğunu, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan 3.kişiler olarak dava açtığını belirterek ... için 1.000,00 TL ve ...için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL tazminatın poliçe teminat limitleri dahilinde dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalı şirket nezdinde zorunlu trafik ... poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, üç yaşındaki murisin davacı olan anne ve babasının kusurlu olduğu ve kimsenin kendi kusuruna dayanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ceza yargılamasında kusursuz olduğunun saptandığı, bu tespitin uygun bulunduğu gerekçesiyle, davaya konu kazadaki sürücülerin kusur oranlarının belirlenmesi bakımından herhangi bir rapor alınmadan davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. Maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. md.) gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; kaza tespit tutanağında ve soruşturma aşamasında alınan 25.06.2013 tarihli trafik bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücünün tali kusurlu olduğu, ceza yargılaması aşamasında alınan 11.11.2013 tarihli trafik uzmanı raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz bulunduğu dikkate alınarak ceza mahkemesinin de bu kusur tespitine göre beraat kararı verildiği görülmektedir. Yukarıda ifade olunan nedenlerle, ceza mahkemesinin kusura ilişkin kesinleşmiş kararı ile bağlı olunmadığı, ceza hakiminin kusur değerlendirmesinin, hukuk hakimini bağlamayacağı ilkesi gereği; ayrıca, kaza tespit tutanağında ve soruşturma aşamasında alınan 25.06.2013 tarihli trafik bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücünün tali kusurlu bulunup ceza yargılaması aşamasında alınan 11.11.2013 tarihli trafik uzmanı raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz bulunduğu ve bu raporlar arasında çelişki bulunduğu gözetilerek tüm dosya kapsamına göre, ..., İTÜ veya ... Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek kusur uzmanı bilirkişi kuruluna tevdii ile tüm dosya kapsamı birlikte irdelenerek oluşa göre kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, mevcut ceza dosyası içindeki raporların değerlendirilip çelişkilerin giderildiği, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınması, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 30.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.