23. Hukuk Dairesi 2013/4939 E. , 2013/6758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı temsilcileri temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri olan davalıların, kooperatifi zarara uğratacak şekilde kooperatife ait taşınmazı 11.03.2004 tarihinde diğer bir kooperatife devrettiklerini ileri sürerek, Şimdilik 41.000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalıların, 28.06.2003 tarihli genel kurulda kooperatif yönetim kurulu üyeliğine seçildikleri, yöneticilerin eylem tarihinin 11.03.2004 olarak beyan edildiği ve 24.04.2005 tarihli genel kurulda suç duyurusunda bulunulması konusunda karar verildiği, bu tarih itibariyle fiilin öğrenildiği ve zamanaşımı sürecinin başlangıcının bu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği, dava tarihinin 29.05.2009 olması karşısında davanın zamanışımı süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle, zamanaşımı nedeniyle tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temsilcileri temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 340. maddesi yollaması ile 309/son maddesinde "Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanunu"na göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur." hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca doktrinde ve yerleşmiş yargısal inançlarda kabul edildiği gibi, tazminat davalarında, daha uzun süreli ceza davasına ilişkin zamanaşımının uygulanabilmesi için fail hakkında ceza kovuşturmasının yapılması ve mahkumiyet kararı verilmiş olması, zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunması zorunluluğu bulunmamaktadır. Sanığın mahkumiyet kararından önce veya sonra ölmüş olması da sonuca etkili olmayıp, mirasçılar bakımından, uzamış zamanaşımı süresi uygulanır. Ceza Kanunu"nda öngörülen daha uzun zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar; sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz. Eylemin ceza kanunlarına göre suç sayılması, yani cezalandırılması kabil bir fiilin işlenmiş olması yeterlidir. Zira, açılmış bulunan ceza davasında ceza zamanaşımı süresi doluncaya kadar zarar görenin ceza davasına müdahale ederek şahsi hak talep etme yetkisi bulunduğundan, ceza davası sonuçlanmadan önce açılmış bulunan hukuk davasında uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
Somut olayda, sorumluluk davasına konu zararı doğuran eylemin aynı zamanda suç oluşturması, ceza davasının açılmış olması ve suçun işlendiği tarihinin 11.03.2004 olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmaması karşısında, anılan tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımı süresi dolduktan sonra 29.05.2009 tarihinde bu davanın açıldığı gerekçesiyle reddi gerekirken, aynı sonuca zarar gören tüzel kişiler bakımından dava açmaya yetkili organ olan genel kurulun eylemi ve faili öğrendiği kabul edilen 24.04.2005 tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra davanın açıldığı gerekçesiyle varılması isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı temsilcilerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün değişik gerekçe ile ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.