
Esas No: 2013/25037
Karar No: 2014/9758
Karar Tarihi: 27.03.2014
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/25037 Esas 2014/9758 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1.cümle, 43/1, 29/1, 62, 50/1, 125/1-2, 43/1, 129/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca (iki kez) 1.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair,.... Sulh Ceza Mahkemesinin 06/04/2010 tarihli ve 2009/907 esas, 2010/391 sayılı kararının,... Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2013 gün ve 218089 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında kurulan hükümlerin esasını oluşturan kısa kararda temel cezanın teşdiden uygulandığına dair bir ifade bulunmadığı gibi, kararın gerekçe kısmında, hükmedilen cezaların asgari hadden tayin edildiğinin kabul edilmesine karşın, 5237 sayılı Kanun’un 43/1. maddesinde öngörülen asgari artırım oranını aşacak şekilde temel cezalardan 1/4 yerine 1/3 oranında artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, .... Sulh Ceza Mahkemesinin 06/04/2010 tarihli kararı ile, iki kez 1.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 07/02/2013 tarihli kararı ile, hükmolunan cezaların miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verildiği, kesinleşen bu karar ile ilgili infaz aşamasında Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Temel cezanın alt sınırdan belirlenmesine karşın, TCK’nın 43. maddesi uyarınca yapılan artırımda alt sınırdan uzaklaşılmasına yönelik hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen... Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
-2-
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Kanun yararına bozma istemine konu edilen TCK’nın 43/1. maddesinde; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.” hükmüne yer verilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından hüküm kurulurken temel ceza alt sınırdan belirlenmiş, ancak her iki suçta TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılırken takdiren denilmek suretiyle, 1/3 oranında artırım yapılmıştır.
Kanun koyucu zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı durumda, cezanın belirli oranlar arasında artırılması için hakime takdir hakkı tanımıştır. Yerel Mahkemenin bu oranın belirlenmesinde kullandığı gerekçenin yerinde veya yeterli olup olmadığı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı olağanüstü kanun yolu olan, kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyecektir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.