4. Hukuk Dairesi 2018/3962 E. , 2020/3315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... Gayrimenkul AŞ (Yeni ticari ünvanı ... AŞ Genel Müdürlüğü) vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 07/05/2010 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ... vekili ve ... vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar davacı vekili ile davalılar ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı şirket arasındaki toptan eşya satıcılık sözleşmesinin iptal edildiğini, iptalin ardından, sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle müvekkiline karşı ticaret mahkemesinde tazminat davası açıldığını, yargılama sonucunda tazminata hükmedildiğini ve ilgilisine ödendiğini, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığını belirterek, yapılan ödemenin davalılardan rücuen tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde; davanın zamanaşımına uğradığını, toptan satıcılarla yapılan sözleşmelerin uzatılması, feshi ve o bölgede yeniden ihaleye çıkarılma kararı alınması ve ihalelerin onaylanmasının yönetim kurulu kararı ile yürürlüğe girdiğini, yönetim kuruluna teklif sunulmasından önce genel müdür yardımcısı ve genel müdür ile istişarede bulunularak ve alınacak direktif doğrultusunda yönetim kuruluna teklif sunulduğunu, dava dışı toptan satıcının görevini gereği şekilde yapmadığı şikayetleri üzerine yönetim kurulunca sözleşmesinin uzatılmadığını belirterek, davanın zamanaşımı ve esastan reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Zamanaşımı; alacak hakkının, belli bir süre kullanılmaması halinde, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Borcun zamanaşımına uğraması halinde; borç yahut alacak sona ermemekte, yalnızca dava edilebilme niteliğini kaybetmektedir. Hukuki açıdan zamanaşımı, kişisel savunma sebebi (def’i) niteliğindedir. Bu kapsamda borçlu, zamanaşımına uğramış borcunu ifadan kaçınmak için, zamanaşımı def’i aracılığıyla, borcun dava edilebilme niteliğini kaybettiğini ileri sürebilecektir.
Öte yandan olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesinde "zarar ve ziyan yahut manevi zarar namıyla nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz” hükmü yer almaktadır.
Rücu hakkı ise başkasına ait borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı, ödeme tarihi itibariyle fiil ve faili bildiği gibi zarar da tam anlamıyla gerçekleşmiştir. Davanın niteliğine göre zamanaşımının başlangıç tarihi zarara neden olan haksız fiil tarihi olmayıp haksız fiil sonucu doğan zararın zarar görene ödendiği tarihtir. Çünkü ortaya çıkan zararı ödeyen kişi ancak bu ödeme tarihinden sonra talep edebilme hakkına kavuşur.
Somut olayda, davacı ... Gayrimenkul ... Şirketi (yeni ticaret ünvanı ... ... Şirketi Genel Müdürlüğü) tarafından üçüncü şahsa yapılan ödeme tarihi 23/01/2004 olup, eldeki davanın açılma tarihi ise 30/04/2010 "dur. Şu halde; mahkemece, rücuen tazminat davalarında zamanaşımı süresinin ödeme tarihi itibariyle başlayacağı, olay ve ödeme tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu gereği fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık süreye tâbi olduğu ve davanın açıldığı tarih itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle davalılar ... ve ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.