18. Hukuk Dairesi 2014/10894 E. , 2014/16530 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2012/717-2014/72
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dava konusu taşınmazında içinde bulunduğu H. ili R.ilçesi ile K.ilçesinin bir kısım köylerinin A.-A. (R. Barajı ve Sulaması) projesi kapsamında kalması nedeniyle kamulaştırıldığı, Daireye intikal eden aynı kamulaştırma kapsamındaki taşınmazların niteliklerinin benzer bulunduğu ancak taşınmazların bulunduğu köye ilişkin gıda tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü veri cetvellerinin incelenmesinde aynı münavebe ürünlerinin farklı verim, fiyat ve üretim giderlerinin belirtildiği anlaşılmıştır. Aynı kamulaştırma kapsamında kalan ve benzer nitelikteki tarım alanlarının kamulaştırma bedellerinin tespitinde fahiş oranlarda farklılık bulunması, bilimsel yöntemler ve hakkaniyet ile bağdaşmaz. Bu nedenle mahkemece Reyhanlı ve Kumlu ilçe veri cetvelleri getirtilerek münavebeye alınan ürünlerin değerlendirilmesinde farklılıklar da gözetilerek her iki ilçenin veri cetvellerinin ortalaması alınarak değer biçilmesi gerekirken, taşınmazın sadece bulunduğu ilçe verileri esas alınarak farklı değerlere hükmedilmesi suretiyle eksik araştırma ve incelemeye göre karar verilmiş olması,
2-Dairemize intikal eden ve aynı kamulaştırma kapsamında kalan taşınmazların genel itibariyle 1/25000 ölçekli Hatay İli çevre düzeni planı alanı içinde olması, ilçe yerleşim alanına mesafesi dikkate alındığında, bu hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde %20 oranında objektif değer artışına neden olabileceği dikkate alınmadan hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar, tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekmektedir.
Bu nedenle, dava dosyasında tespit edilen kamulaştırma bedelinden, acele kamulaştırma dosyasında depo edilen kamulaştırma bedeli düşülerek bakiye kamulaştırma bedeli üzerinden, dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar faize karar verilmesi gerektiğindende hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.