4. Ceza Dairesi 2013/20982 E. , 2014/9750 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair,... Ağır Ceza Mahkemesinin 15/12/2011 tarihli ve 2010/40 esas, 2011/368 sayılı kararının, ... Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2013 gün ve 199215 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, sanığın av tüfeğini göstermek ve bir süre sonra da kapıyı kilitlemek suretiyle mağdurun evden çıkmasına engel olması şeklindeki eyleminin silâhla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturması karşısında, tehdit suçundan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda,... Ağır Ceza Mahkemesinin 15/12/2011 tarihli kararıyla , 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın diğer suçlar ile birlikte temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 19.12.2012 tarihli kararıyla, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verildiği, kesinleşen bu karar ile ilgili infaz aşamasında, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit fiilin, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ağırlatıcı nedenini oluşturmasına karşın, her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilmesi şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “Bileşik suç ” başlıklı 42. maddesinde; “Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
Kanunda bağımsız bir suç olarak tanımlanan fiil, bir başka suçun temel şekline veya daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haline ilişkin unsurunu oluşturabilir. Bu durumda başka bir suçun unsurunu oluşturan fiil nedeniyle ayrıca ceza verilmemesi gerekmektedir.
TCK’nın “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesinde;
(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silâhla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan maddedeki düzenlemelerden açıkça anlaşılacağı üzere, tehdit fiili ve silah kullanımı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ağırlatıcı nedenlerini oluşturmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın av tüfeğini göstermek ve ardındanda kapıyı kilitlemek suretiyle mağdurun evden çıkmasına engel olması şeklinde kabul edilen eyleminin, silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu halde, TCK’nın 42. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak, ayrıca tehdit suçundan da cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Tehdit suçundan sanık ... hakkında, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 15/12/2011 tarihli ve 2010/40 esas, 2011/368 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Hükümdeki hukuka aykırılık sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, anılan yasa maddesinin 4-d fıkrası gereğince, sanığın tehdit suçundan BERAATİNE,
3- Hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.