23. Hukuk Dairesi 2013/4097 E. , 2013/6735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müvekkillerine düşen dairelerin süresinde teslim edilmediğini, sözleşmede gecikme durumunda her daire için aylık 1.000,00 TL tazminat karalaştırıldığını, ayrıca davalının inşaatı imara aykırı yapmasından kaynaklı müvekkillerinin Belediye"ye 8.815,53 TL ceza ödemek durumunda kaldıklarını ileri sürerek, 15.10.2010 tarihi itibariyle birikmiş 112.000,00 TL kira tazminatı ve 8.815,53 TL ödenen ceza bedelinden kaynaklı tazminat olmak üzere toplam 120.815,53 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davanın reddini istemiş; karşı davasında, inşaatın davalılardan kaynaklı nedenlerle süresinde tamamlanamamasından dolayı müvekkilinin kira ve kâr kaybına uğradığını ileri sürerek, 10.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Karşı davada davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; sözleşme gereğince davacı arsa maliklerine düşen bağımsız bölümlerin süresinde teslim edilmediği, inşaatı yapma taahhüdünde bulunan yüklenicinin belediye tarafından ruhsata aykırılık dolayısıyla kesilen ve arsa maliklerince ödenmek zorunda kalınan cezadan sorumlu olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 53.433,00 TL kira tazminatı ile 8.815,53 TL ceza bedeli olmak üzere toplam 62.248,53 TL"nin davalıdan tahsiline; taşınmazın boş olarak teslim edilmemesinden kaynaklı yüklenici zararı veya alacağından söz edilemeyeceği gerekçesiyle de, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenicinin yükümlülüğünde olup, arsa maliklerince ödenmek zorunda kalınan idari para cezasının istirdadı ve teslimde gecikmeden kaynaklı kira tazminatı; karşı dava ise, sözleşme gereğince arsa malikinin edimini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle yüklenicinin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 184. maddesinde "Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir.
Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder." hükmüne,
HMK"nın 186. maddesinde "Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder.Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir." hükmüne yer verilmiştir. Taraflar duruşmada hazır bulunuyorsa bu bildirim sözlü olarak yapılır, tutanağa geçirilir ve altı taraflara imzalatılır. Şayet taraflar hazır değilse yukarıda belirtilen içeriğe sahip meşruhatlı davetiye gönderilir. Anılan maddede hükümden önceki son yargılama aşaması olan sözlü yargılama aşaması düzenlenmiş bulunmaktadır. Hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı yargılama usulü içerisinde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir.
Somut olayda, davalı vekilinin yokluğunda yapılan 11.12.2012 tarihli duruşmada, dosyanın bir eksik çıkmadığı taktirde karar verilmek üzere incelemeye alındığı, duruşmanın bırakıldığı 05.02.2013 tarihli celsede, davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının reddine karar verilip, uyuşmazlığın esası ile ilgili hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, tahkikata son verileceği bildirilerek, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklamada bulunmak üzere imkân tanınması, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığının görülmesi halinde tahkikatın bittiğinin tefhim edilmesi, bundan sonra sözlü yargılama aşamasına geçilmesi, sözlü yargılama için taraflara duruşma günü verilmesine ve duruşma gününün tebliğine ilişkin HMK"nın 186. maddesi hükümlerinin yerine getirilmesi gerekirken, anılan usul hükümleri yerine getirilmeden, yargılamaya devam edilip karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Bozma nedenine göre, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davalı-karşı davada davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.