10. Hukuk Dairesi 2015/17055 E. , 2016/3025 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmaları kapsamında itibari hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, ilamında belirtildiği şekilde 08.07.1987–08.11.1987, 10.11.1987–14.08.1989, 29.01.1992–30.04.1992 tarihleri ile ve 2007/3. ay– 2008/9. ay arasındaki istemler yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, 18.05.1994–28.02.2007 tarihleri arasındaki istem yönünden ise davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20"nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesidir.
506 sayılı Kanunun Ek 5/I maddesi, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.”hükmünü düzenlemektedir. Yine 506 sayılı Kanuna 25/8/1999 gün ve 4447 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen Ek 39. maddesinde, “Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6"ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanunun 60 ve Geçici 81"inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir.”hükmünü düzenlemiştir.
506 sayılı Kanunun 6. maddesinde, "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz" hükmü öngörülmüş olup; sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir. Kişilerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değildir; Kanun gereği, kendiliğinden oluşan statüyü, belirlemekten ibarettir. Bu açıklamalar ışığında, davaya konu 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesi kapsamındaki itibari hizmet süresinin tespit istemi, davacının, sigortalılığına ilişkin etkisi olan ve sosyal güvenlik hakkına ilişkin bir istem olduğundan ve sosyal güvenlik hakkından HMK. 307. (HUMK. 91.) maddesi kapsamında feragat olanaksız bulunduğundan, açılan itibari hizmet tespitine ilişkin davadan da vazgeçilemez. Davacı ancak, HMK. 123. maddesinde düzenlenen hakkını kullanabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkını saklı tutarak, davalının rızası ile davanın takibinden vazgeçebilir veya HMK. 150. maddesi hükmü gereğince davayı takip etmeyerek yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucunu elde edebilir.
Açıklanan nedenlerle; vazgeçilen 2009 yılındaki sürelerle ilgili olarak, davadan feragat edilemeyeceği davacıya bildirilmeli, feragat beyanının HMK. 123 (HUMK. 185) veya 150. (HUMK.409) maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenmeli, tespit edilen beyanın, anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde duruma göre 123 veya 150. maddelerde öngörülen prosedür işletilmeli, aksi durumda ise, elde edilecek sonuca göre dava konusu istem hakkında bir karar verilmelidir
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı şirkete iadesine,10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.