![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2016/2084
Karar No: 2020/20
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2084 Esas 2020/20 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Uşak 2. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 12.03.2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı Uşak Devlet Hastanesinde alt işveren şirket işçisi olarak 2008 yılı Ocak ayında işe başlayıp ara vermeksizin 07.01.2013 tarihine kadar çalıştığını, en son yıllık izni dışında yıllık izinlerinin kullandırılmadığı gibi karşılığı ücretlerinin de ödenmediğini, işyerinde bir öğün yemek verildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili 03.04.2013 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin asıl işveren konumunda bulunmadığını, işçilerin tamamının yüklenici şirketin nezdinde çalıştıklarını, talep konusu hak ve alacaklardan diğer davalının sorumlu olduğunu bu nedenle müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı Rota Temizlik Güv. İletişim Yemek Özel Sağ. Hizm. İnş. Ve Tic. Ltd. Şti. davaya cevaplarını bildirmemiştir.
Mahkeme Kararı:
7. Uşak 2. İş Mahkemesinin 08.04.2014 tarihli ve 2013/574 E., 2014/176 K. sayılı kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde 01.01.2008-03.01.2013 tarihleri arasında çalıştığı, emeklilik sebebiyle işten ayrıldığı, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığı, puantaj kayıtlarına göre genel tatil günlerinde çalıştığı anlaşılan davacının anılı alacak isteminin kabulünün gerektiği, yıllık izinlerinin kullandırılmadığı ve karşılığının da ödenmediği, 2008 Nisan-2010 Mayıs tarihleri arasında fazla çalışma ücretlerinin bordrolara tahakkuk ettirilerek ödendiği, işyerinde üç vardiya esası ile çalışıldığından fazla çalışma alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Uşak 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 22. Hukuk Dairesince 22.10.2015 tarihli ve 2014/16576 E., 2015/29540 K. sayılı kararı ile; davalı Rota Temizlik Ltd. Şti. vekilinin temyizi yönünden temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilerek, davalı ... Bakanlığının temyizi yönünden ise; davacı çalışma süresi, en son ödenen ücreti ve kullanmadığı yıllık izin süresini belirleyebilecek durumda olduğundan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği bu nedenle bu alacaklar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Uşak 2. İş Mahkemesinin 15.03.2016 tarihli ve 2015/434 E., 2016/78 K. sayılı kararı ile; belirsiz alacak davasına ilişkin genel açıklamalarda bulunduktan sonra, somut olay yönünden davacının giydirilmiş ücretinin ne kadar olduğu ve çalışmasının kesintili olup olmadığı konularında taraflar arasında ihtilaf bulunduğu, mahkemenin giydirilmiş ücretin tespiti konusunda önceki kabulünün yerinde olduğu, mahkemenin dahi bilirkişi raporu ile sonuca gittiği bir konuda davacıdan tüm belirleme ve hesaplamaları yapmasının beklenmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini bu itibarla kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları belirli olmadığından davacının hukuki yararı mevcut olup anılı alacaklar yönünden mahkemece esastan karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
1-Dava konusu kıdem tazminatı ile,
2-Dava konusu yıllık ücretli izin alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. İşçilik Alacaklarında Belirsiz Alacak Davası
13. Bilindiği üzere, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 107. maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.
14. 6100 sayılı Kanun"un 107. maddesinde yer alan,
"1-Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
2-Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." şeklindeki hüküm ile belirsiz alacak davası düzenlenmiştir.
15. Hükümet tasarısında yer almayan bu madde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu tarafından esasen baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacakla ilgili hak arama durumunda olan kişinin, hukuk sisteminde karşılaştığı güçlüklerin bertaraf edilerek hak arama özgürlüğü çerçevesinde mümkün olduğunca en geniş şekilde korunmasının sağlanması gerekçesi ile ihdas edilmiş ve kanunlaşmıştır.
16. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır.
17. Madde gerekçesinde; "Bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “ etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hâllerde yalnızca tespit yahut kısmi eda ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca eda davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi eda ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahiptir. Hak arama özgürlüğünün (Any. m. 36, İHAS. m. 6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamaz. Esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur." şeklindeki açıklamayla, alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kıstaslar kabul edilmiştir. Bu kıstaslar, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
1-Davacının kendisinden beklenememesi,
2-Bunun olanaksız olması,
3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.
18. Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır.
19. Usul hukukunun maddi hukuk içinde gerçekleşen hakkın talep edilebilirliğini, tespitini belirli kurallara bağlayan hukuk dalı olması nedeniyle maddi hukuk için araç olduğu unutulmamalıdır. O nedenle iş yargılaması kuralları ve bu anlamda Hukuk Muhakemeleri Kanunu kurallarının iş ve sosyal güvenlik hukukuna hizmet ederken, bu hukukun ilkelerini de göz ardı etmemesi gerekecektir.
20. İşçilik alacakları bakımından, dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kıstası ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kıstasının birlikte değerlendirip sonuca gidilmesi gerekir.
21. Kural olarak kişinin alacağını belirleyebilmesi için aynı zamanda belgeye bağlama yetkisinin olması veya bu konuda belge düzenlenip kendisine verilmesi gerekir.
22. 4857 sayılı İş Kanunu"nun (İş Kanunu/Kanun) 8. maddesinin 3. fıkrası ile işverene yazılı sözleşme yapılmayan hâllerde en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih hâlinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belgeyi işçiye verme yükümlülüğü getirilmiştir.
23. Kanun"un 32/2. maddesi ile ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın kural olarak Türk parası ile iş yerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödeneceği, çalıştırdığı işçilerin söz konusu alacaklarını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişilerin özel olarak açılan banka hesapları dışında bu alacakları ödeyemeyeceği belirtilmiştir.
24. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 37. maddesi ile işverene iş yerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya iş yerinin özel işaretini taşıyan bir pusula verme yükümlülüğü hükme bağlanmıştır. Söz konusu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi zorunluluğu hüküm altına alınmıştır.
25. Yine Kanun"un 67. maddesinde, günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatlerinin iş yerlerinde işçilere duyurulacağı; 75. maddesinde ise işverene çalıştırdığı her işçi için işçinin kimlik bilgilerinin yanında, İş Kanunu"nun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorunda olduğu bir özlük dosyası düzenlemesi gerektiği yükümlülükleri getirilmiştir.
26. Aynı Kanunun 56. maddesinin altıncı fıkrası; "İşveren, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmak zorundadır." hükmünü içermektedir.
27. Yıllık Ücretli İzin Uygulamasına İlişkin Yönetmeliğin 20. maddesi ise: "İşveren; çalıştırdığı işçilerin izin durumlarını gösteren, örneği bu Yönetmeliğe ekli yıllık izin kayıt belgesini tutmak zorundadır. İşveren, her işçinin yıllık izin durumunu aynı esaslara göre düzenleyeceği izin defteri veya kartoteks sistemiyle de takip edebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
28. Söz konusu düzenlemelere bakıldığında işçi işveren arasındaki iş ilişkisinde belgeye bağlama görev ve yetkisinin işçide değil, işverende olduğu görülmektedir.
29. İş sözleşmesinde iş görme edimini yerine getiren ve belge düzenleme yetkisi ve yükümlülüğü bulunmayan işçinin, alacaklarını belirleyebilmesi için işveren tarafından düzenlenen kanuna uygun belgelere ihtiyacı vardır. Diğer yandan iş ilişkisindeki alacak kalemlerinin hesaplanmasında çıplak ücret ya da giydirilmiş ücrete göre hesaplanan farklı alacak türleri bulunmaktadır. Örneğin kıdem tazminatı, giydirilmiş ücretten hesaplanırken, diğer işçilik alacakları (fazla çalışma, hafta tatili, yıllık ücretli izin alacakları gibi) çıplak ücretten hesaplanmaktadır. Giydirilmiş ücrete, işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de dâhil edilmektedir. Özellikle ücrete dâhil edilecek menfaatlerin iş yerinde süreklilik arz edip arz etmediği de çoğunlukla taraflar arasında tartışma konusu edilmektedir. Bu nedenle eğitim düzeyi ve sosyal durumları birbirinden farklı olan işçilerin alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilmelerini beklemek mümkün değildir. Bunun için yukarda bahsedilen iki kriter birlikte değerlendirilerek, dava konusu edilen işçilik alacağının belirli olup olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
30. İşçinin kullanmadığı veya kalan yıllık izinlerinin belirlenmesi işverenin sunacağı kayıtlara bağlıdır. İşçi kalan izni ile ilgili işverenden sadır belge elinde olmadığı veya açıkça kalan iznini bilmediği sürece yıllık ücretli izin alacağının belirsiz olduğu kabul edilmelidir.
31. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2012 tarihli ve 2012/9-838 E., 2012/715 K. sayılı kararında belirtildiği üzere işçilik alacaklarının özelliği dikkate alınarak alacakların belirli olduğunu söylemek mutlak olarak doğru olmadığı gibi aksinin kabulü de doğru değildir. Aynı şekilde bu nedenle talep konusu işçilik alacaklarının belirli olup olmadığının somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi ve sonuca gidilmesi daha doğru olacaktır.
32. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.06.2015 tarihli ve 2015/22-1156 E., 2015/1598 K.; 22.06.2016 tarihli ve 2016/22-874 E., 2016/824 K.; 17.01.2018 tarihli ve 2016/22-2181 E., 2018/24 sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
33. Öte yandan işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağı konusunda Yargıtay"ın iş davalarına bakan 7, 9 ve 22. Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu içtihatları arasında ortaya çıkan farklılığın giderilmesi için Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan değerlendirme sonucunda 15.12.2017 tarihli ve 2016/6 E., 2017/5 K. sayılı kararı ile "İşçilik alacaklarının çok çeşitli tür, nitelik ve kapsamda olması, somut olayın özelliklerine göre oldukça değişkenlik göstermesi, hatta aynı tür işçilik alacaklarında dâhi somut olayın özellikleri itibariyle işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağı konusunda soyut ve genel nitelikte, her bir olayda geçerli olacak ölçüde bir karar alınamayacağından içtihadı birleştirmeye gerek olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmış ve sonuç olarak içtihadı birleştirmeye gerek olmadığı" yönünde karar verilmiştir.
B. Somut Olayın Değerlendirilmesi
34. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağının belirsiz alacak davasına konu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
35. Bu bağlamda yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve hizmet döküm cetveline göre davacının 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasında 1014502, 01.04.2008-31.07.2008 arası 1014985, 01.08.2008-31.12.2009 arası 1015609, 01.01.2010-31.12.2011 arası 1018792, 01.01.2012-31.03.2012 arası 1025230 ve 05.05.2012-03.01.2013 tarihleri arasında 1025784 işyeri sicil numaralı alt işverenler bünyesinde çalışmış, davalı ... Bakanlığından ihale ile iş alan yüklenicilerdeki toplam hizmet süresinin 01.01.2008-03.01.2013 tarihleri arasında 4 yıl 10 ay 28 gün olduğunun tespiti ile son brüt ücretinin asgari ücret olduğu kabul edilerek bu ücrete işyerinde ayni olarak sağlanan yemek yardımının maliyeti de eklenerek giydirilmiş ücret tespit edilmiş ve kıdem tazminatı bu ücret üzerinden hesaplanmıştır. Yıllık izin ücreti alacağı ise, davacının yıllık izinlerinin kullandırıldığına dair izin defteri ya da eş değer bir belge sunulmadığından hizmet süresine göre 4 tam yıl karşılığı hak edilen 42 gün üzerinden izin alacağı hesaplanmıştır.
36. Davacının hizmet süresi taraflar arasında ihtilaflı olup davacı 07.01.2013 tarihine kadar davalı işyerinde kesintisiz şekilde çalıştığını ileri sürmüş, bilirkişi raporunda ise davacının 03.01.2013 tarihine kadar değişen alt işverenler nezdinde geçen toplam çalışma süresi esas alınarak hizmet süresi tespit edilmiştir. Diğer taraftan kıdem tazminatına esas ücrete işyerinde ayni olarak sağlanan yemek yardımı maliyeti de eklenmiştir. Görüldüğü üzere davacının talep ettiği uyuşmazlık konusu alacakların hesaplanabilmesi için, kanunda öngörülen kayıt ve belgeleri tutma ve işçinin bilgisine sunmakla yükümlü olan işverenin sunacağı kayıt ve belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. Kıdem tazminatının hesabına esas olan ücret, giydirilmiş ücret olup, giydirilmiş ücrete işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de dâhil edilmektedir. Uyuşmazlık konusu yıllık ücretli izin alacağı ise çıplak ücret üzerinden hesaplanmakla birlikte kullanılmayan izin süreleri işverenden sadır belgelerin incelenmesi ile belirlenebilmektedir. Bu kapsamda işveren tarafından Kanun"un kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirerek gerekli belgeleri işçiye teslim ettiğine dair dosyaya bir delil sunulmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunduğundan söz etmek mümkün değildir.
37. O hâlde, uyuşmazlık konusu alacaklarını belirlemesi, davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi, söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ile tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi yerindedir.
38. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2016 tarihli ve 2016/22-899 E., 2016/835 K. ile 25.06.2019 tarihli ve 2016/22-2747 E., 2019/781 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
39. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının asgari ücretle çalıştığı, davacının çalışma süresini ve kullandırılmayan izin süresini dava dilekçesinde açıkça belirttiği, bu hâli ile uyuşmazlık konusu alacağın davacı işçi tarafından belirlenebilir nitelikte olduğu, dolayısıyla yıllık izin ücreti alacağı yönünden davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bu nedenle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
40. Hâl böyle olunca, mahkemenin direnme kararı yerindedir.
41. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
IV. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
(1) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme uygun bulunduğundan davalılar vekillerinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oy birliği ile,
(2) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme uygun bulunduğundan davalılar vekillerinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oy çokluğu ile,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.01.2020 tarihinde kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.