Esas No: 2017/12709
Karar No: 2022/7448
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/12709 Esas 2022/7448 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2017/12709 E. , 2022/7448 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Defter, kayıt ve belgeleri gizleme, sahte fatura düzenleme
HÜKÜMLER : Beraat, mahkumiyet
Sanık ... hakkında 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme ve defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafisinin, Sanık ... hakkında 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde;
Sanık ... yönünden; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığı, sanığın ....... Ltd. Şti.nin yetkilisi olduğu, vergi tekniği raporuna göre; 2010 takvim yılında 2.451.364 TL, 2011 takvim yılında 3.759.881 TL satış hasılatı bildirmesine rağmen, bu miktarda satış hasılatını gerçekleştirebileceği ticari organizasyonunun bulunmadığı, şirket adreslerinde yapılan yoklamalarda şirketin faaliyette olduğuna dair bir tespitin bulunmaması, alış yaptığını belirttiği mükellefler hakkında sahte fatura düzenleyicisi oldukları yönünde vergi tekniği raporlarının bulunması, diğer sanık ...’nın vergi denetmenine verdiği ifade de; sanık ...’ın mükellefiyetinin re'sen terkin edilmesinden dolayı sahte bir adresi şirket adresi olarak göstermek ve yeniden mükellefiyet tesis ettirebilmek için sanık ...’nın eşi ...’e ait mülk gibi gösterilerek sahte kira sözleşmesi düzenlediğinin anlaşılması karşısında; Mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmeyerek, sanık hakkında sahte fatura düzenleme suçuna yönelik bozma isteyen tebliğname görüşüne iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Sanık ... yönünden; 2010, 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, söz konusu şirketle bir ilgisinin olmadığını, şirket yetkilisi olan sanık ...’nın bir dönem rahatsızlanması nedeniyle şirketin vergi dairesindeki işlerini yürütmek amacıyla kendisine vekaletname verildiğini, vekaletnamede şirket idaresi, mal ve hizmet alımı ve fatura düzenlemesi gibi yetkilerin olmadığını beyan etmesi, şirket muhasebecisi ...’in vergi denetmenine verdiği beyanda; sanığı tanıdığını, şirkete ... ile birlikte iki kez geldiğini, birinde adres değişikliği yaptıklarını, diğerinde defter ve belgeleri teslim aldıklarını belirtmesi, sanık ...’ın mükellefiyetinin re'sen terkin edilmesinden dolayı sahte bir adresi şirket adresi olarak göstermek ve yeniden mükellefiyet tesis ettirebilmek için sanık ...’nın eşi ...’e ait mülk gibi gösterilerek sahte kira sözleşmesi düzenlediklerinin anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1) 2010 ve 2011 takvim yıllarında düzenlenen fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi halinde, temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
2) Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
b) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
c) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile beraat hükümleri kurulması yasaya aykırı,
Her iki sanığa atılı suçlar yönünden; hükümden sonra 15.04.2022 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle, 213 sayılı Kanun'un 359 ve 367. maddelerinde değişiklik yapılmış olup aynı Kanun'un 6. maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na eklenen geçici 34. maddenin 3. fıkrasındaki "Bu maddeyi ihdas eden Kanun'un yayımı tarihinde 359. madde kapsamına giren suçlardan dolayı temyiz veya istinaf kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 359. maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir" hükmü uyarınca, 5237 sayılı TCK'nin 7/2. maddesi de gözetilerek öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması ve her iki Kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafisi ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.