11. Hukuk Dairesi 2020/3398 E. , 2020/5461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 09.07.2018 tarih ve 2016/502 E. - 2018/641 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin, Rekabet Kurumu"nun Tebliğ ve kararları doğrultusunda, öngörülen zamandan önce, 18.09.2010 tarihi itibariyle 2002/2 sayılı Tebliğ ile öngörülen grup muafiyetinin dışında kalarak sonlandığını, bu nedenle davalının gerçekleşmeyen anlaşma sürelerine ilişkin olmak üzere peşinen sağladıkları kazanımları davacı şirkete iade etme yükümlülüğünün olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla istasyon zemin betonu, istasyon bina inşaatı ve benzeri mütemmim cüz niteliğinde yapıların ödeme kalemlerinden geçersiz kalan bakiye süreye isabet eden kısmının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19.Hukuk Dairesi’nin 2013/2027 esas ve 2013/6269 karar sayılı ve 08.04.2013 tarihli ilamı ile " Davacı Rekabet Kurulu"nun 2002/2 sayılı tebliği uyarınca davalı ile aralarındaki bayilik sözleşmesinin sona erdiğini belirterek, davalıya verilen sabit yatırım bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, sözleşmenin davacı tarafça 18.09.2010 tarihinde sona erdirildiği, bu nedenle sabit yatırım bedellerini isteyemeyeceği kabul edilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.Yanlar arasındaki bayilik sözleşmesinin 30/b maddesinde ""tarafların ihtiyari dışındaki sebeplerle ticaretin devamına mani herhangi bir halin zuhur etmesi durumunda sözleşmenin fesih hali"" düzenlenmiş, 31 maddede ise feshin sonuçları konusunda düzenleme getirilmiştir. Yanlar arasındaki 01.12.2004 tarihli bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu"nun 2002/2 sayılı tebliği uyarınca davacı tarafından sona erdirildiği mahkemenin kabulündedir. Sözleşmenin 30 ve 31. maddeleri birlikte değerlendirilerek, bilirkişi görüşü de alındıktan sonra, davacı alacağının bulunup bulunmadığı konusunda karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.’’gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19.Hukuk Dairesi’nin2015/9227 esas ve 2016/1013 karar sayılı ve 27.01.2016 tarihli ilamı ile "Mahkemece, Dairemiz 08.04.2013 tarih, 2013/2027 Esas ve 2013/6269 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de, alınan bilirkişi raporu sadece sözleşmenin yorumlanması suretiyle dosya üzerinden incelemeye dayanmaktadır. Bozma kararı gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece Dairemiz bozma kararında belirtildiği şekilde mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile davacı yanca iddia edilen kalıcı yatırımların taşımaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı yanın, aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının, yani davalı yanın yapılan kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam ettiğinin saptanması halinde, bunun davacı yanca talep edilebileceği gözetilip varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.’’gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece uyulan bozma kararı çerçevesinde mahallinde keşif yapılıp bilirkişi raporu alınmış sonuçta davacı katkısıyla yapılıp daha sonra davalı tarafından kullanılmak suretiyle menfaat elde edilen herhangi bir kalıcı yatırım bulunmadığı sübuta ermiştir.
Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.