2. Hukuk Dairesi Esas No: 2021/3331 Karar No: 2021/4773
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/3331 Esas 2021/4773 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından verilen Karşılıklı Boşanma davası ile ilgili karar temyiz edilmiştir. Mahkeme, tarafların belirtilen temyiz itirazlarının çoğunun yersiz olduğuna karar vermiştir. Ancak, ekonomik ve sosyal durum, kusur derecesi, kişilik haklarına yapılan saldırı gibi faktörler gözetilmeden takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarının daha uygun olacağına karar verilmiştir. Yine, yoksulluk ve iştirak nafakalarının da günün ekonomik koşullarına göre daha uygun bir şekilde takdir edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, kişisel ilişki hükümleri ile ilgili olarak yapılan \"aynı şehir-ayrı şehir\" ayrımının doğru olmadığı ve bu konuda düzenleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kanuni dayanaklar: Türk Medeni Kanunu(m.174/1, m.174/2, m.4), Türk Borçlar Kanunu(m.50, m.51).
2. Hukuk Dairesi 2021/3331 E. , 2021/4773 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu"nun 50 ve 51. maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile ortak çocuk İbrahim yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Bölge adliye mahkemesince Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 4-Mahkemece, baba ile velayeti anneye bırakılan ortak çocuk arasında "aynı şehir-ayrı şehir" ayırımı yapılarak kişisel ilişki hükmü kurulmuştur. Günümüzdeki ulaşım olanaklarının kolaylığı dikkate alındığında, taraflar ayrıca talep etmedikleri takdirde kişisel ilişkiye hükmedilirken “aynı yer-ayrı yer” ayrımı yapılması doğru değildir. O halde, baba ile ortak çocuk İbrahim arasında “aynı şehir-ayrı şehir" ayrımına gidilmeksizin kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan hususların (1.) bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.06.2021 (Pzt.)