17. Ceza Dairesi 2016/4661 E. , 2016/8504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkumiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. İhtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en temel amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir, o halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesi ile sıkı bir ilgisi bulunan şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesine göre yapılan ceza muhakemesinin sonunda fiilin sanık tarafından işlendiğinin yüzde yüz açıklığa ulaşmaması halinde mahkumiyet kararının verilemeyeceği, T.C. Anayasa"nın 38/4. maddesi ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"nin 11. maddesi, İnsan Hakları ve Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi"nin 14/2. maddelerinde açıkça kabul edilmiş olup, bu ilkenin dayanağını, bir suçlunun cezasız kalmasının, bir masumun mahkum olmasına tercih edilmesi gerektiği esasının oluşturduğu kabul edilmekle;
2-Dosya kapsamından, 01.12.2014 günü kolluğa müracaat eden ..."ın, dost hayatı yaşadığı sanık ... ile 2014 yılı Eylül ayında mağdur ..."nun taksisine bindiklerini, sanık ..."ın, konsolda bulunan kutudan 50,00 TL den fazla bozuk para çaldığını gördüğü, yine 2014 yılı Ağustos veya Eylül ayında sanık ..."ın yanında diğer sanık ... ile birlikte ellerinde bira dolu poşetlerle eve gelip, buzdolabını tamamen biralarla doldurdukları, sorduğunda mağdur ..."nin büfesinden çaldıklarını söyledikleri yolunda ihbarı üzerine o aşamaya değin herhangi bir müracaatları bulunmayan mağdurlara ulaşıldığı, bu yolla ulaşılan mağdur ..."nın, sanık ..."ın zaman zaman ticari aracına bindiği, aracından 60,00 TL kadar bozuk parasının çalındığı hususunun doğru olduğunu, ancak kimin çaldığını bilmediğini beyan ettiği, diğer mağdur ..."ın da işyerinden 7 adet biranın çalındığını, sanık ..."ı müşterisi olması nedeniyle tanıdığı yolunda beyanda bulunduğu, sanıkların atılı suçlamayı kabul etmedikleri, sanık ..."ın, birlikte yaşadıkları ihbarcı ..."ın, 7 yaşındaki oğlunun poposuna tahta çubuk sokmak suretiyle tecavüzde bulunduğu, Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamasının devam ettiği, bu nedenle kendisine iftira attığını ileri sürdüğü görülmekle, ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin beraat ile sonuçlanan 01.10.2015 tarih 2015/7-74 Esas-Karar sayılı karar içeriği ile tanık ..."ın akli dengesinin zayıf olması nedeniyle vesayet altına alınmasına ilişkin ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 26.04.2011 tarih 2011/231 Karar sayılı kararı ile tanık ..."ın, sanıkların poşetler dolusu biralarla geldikleri iddiasına karşın mağdur ..."nin işyerinden 7 adet birasının çalınmış olduğu yolundaki beyanı dikkate alınarak, suça konu eşyaların sanıklardan ele geçirilmediği gibi sanıkların da suçlamaları inkar ettikleri, sanık ..."ın husumet iddiasında bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanıkların atılı suçları işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli derecede kesin ve somut nitelikte her türlü şüpheden uzak, inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de,
2-T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3-Bu dava sebebiyle yapılan toplamda 36,00 TL davetiye giderinden her bir sanığın sarfına neden olduğu 18,00 TL"nin, 6352 sayılı Yasa"nın 100. maddesi ile CMK"nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanıklara yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ..."ın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 07.06.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.