
Esas No: 2006/15474
Karar No: 2006/10074
Karar Tarihi: 16.10.2006
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/15474 Esas 2006/10074 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara 2.İş Mahkemesi
Tarih : 12.10.2005
No : 2467-1060
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili ile davalılardan K. İnş. San. ve Müdahil SSK vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, Davacılar ile müdahil SSK’nın tüm Davalılardan K. İnşaat.Tic A.Ş’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine;
Uyuşmazlık iş kazası nedeniyle hayatını kaybeden sigortalının, mirasçılarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davalılardan DSİ hakkında açılan davanın reddi ile kararda yazılı Maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, kurulan hüküm doğru değildir.
2-Mahkemece davacılardan O.G. lehine 5000,00 YTL manevi tazminata karar verilmiş ise de O.G.’in İ.ve T. oğlu 29.06.1997 D lu M.E. ile aynı kişi olması nedeni ile Digor Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2003 tarih 2002/51 E 2003/2 K sayılı kararı ile nüfus kaydından silinmiş olması nedeni ile Ölen sigortalının mirasçısı değildir, dolayısıyla aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Taraf ehliyeti dava şartlarındandır ve re’sen gözönünde tutulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan hukuki olgular nazara alınarak, davanın davacı O.G. bakımından taraf ehliyeti bulunmadığından reddi gerekirken yazılı biçimde esastan incelenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının tazminatının hesabında hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretin esas alınması zorunludur. Öte yandan asgari ücret kamu düzenine yönelik olduğundan, hakim bu hususu re"sen nazara almakla yükümlüdür. Oysa mahkemece dosyada mevcut 18.05.2005 günlü hesap bilirkişi raporundan tesbit edilen zarar miktarından 4447 sayılı yasanın ek 38. maddesi gereğince, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanarak kurumca bildirilen peşin sermaye değeri indirilmek gerekirken 19.09.2005 tarihine kadar geçerli olan verilere göre tesbit edilen ve kurumca bildirilen peşin sermaye değerinin indirilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ayrıca zararlandırıcı sigorta olayı sonucu davacılardan sigortalının eşi C.G.’e 08.10.1999 tarihinde maddi ve manevi zararlarına karşılık olarak 3.000.000.000.TL ödendiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.. Uyuşmazlık kazadan sonra C.G’e yapılan ödemenin en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği konusunda toplanmaktadır. Kural olarak hak sahiplerine yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacının gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa, yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; yapılan ödemede maddi ve manevi zararlara karşılık gelen miktarların açıkca gösterilmemiş olması nedeni ile 1.500.000.000 TL maddi, 1.500.000.000 TL manevi tazminata karşılık yapıldığı kabul edilerek 1.500.000.000 TL ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak C.G.’in gerçek zararını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve önceki hesaba göre belirlenen ödeme oranında tespit edilecek miktarı son verilere göre belirlenen tazminattan indirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Şirket’in temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 16.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.