23. Hukuk Dairesi 2013/4578 E. , 2013/6708 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacının açmış olduğu iflasın ertelenmesi davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 04.04.2013 gün ve 939 Esas, 2162 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili şirketin mermer üretimi işiyle iştigal ettiğini, şirketin borca batık durumda olduğunu, sunulan iyileştirme projesinin uygulanmasıyla borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek, iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının iflasına dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz itirazı üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez, davacı vekili kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Projenin ciddi ve inandırıcı olması, özel durumlar dışında sermayenin ve kârlılığın arttırılması, vade uzatımı suretiyle likidite oranlarının yükseltilmesi gibi etkin hususların varlığına bağlıdır.
Somut olayda davacının proje olarak özetle işletmenin faaliyetine devam edeceği, bekleyen siparişlerin varlığı ve satış yapılacağını belirtmiştir; sermaye ve kârlılık artışına
ilişkin bir veri sunmamıştır. Bu haliyle sadece erteleme tedbirleri ile şirketin borca batıklıktan kurtarılacağının planlandığı anlaşılmakla, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı sabittir.
Ne var ki, iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batıklığının net olarak saptanması da gerekir. Bunun için de (dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı) Türk Ticaret Kanunu’nun 324 üncü ve (yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6102 sayılı) Türk Ticaret Kanunu’nun 376 ncı maddesi şirket varlıklarının rayiç değerlerine göre çıkartılmış ara bilançosuna göre borçları karşılayıp karşılayamayacağının tesbitini öngörmektedir. Projenin ciddi ve inandırıcı olmadığı anlaşıldığına göre şirketin borca batıklık halinin netleştirilmesinden sonra davanın reddine veya iflasa karar verilmesi gerekir.
Mahkemece alınan raporların bir kısmında rayiç değer tesbiti hiç yapılmamış, bir kısmında satışlara ilişkin beyanda bulunulmuş, ........2012 tarihli raporda sadece araçlar ve stok için değer biçilmiş; ........2012 tarihli raporda ise bu bilanço davacı yanca düzenlenmediğinden, rapor verilemediği belirtilmiştir.
Bu bilançoyu düzenlemek esasen davacı şirketin görevi ise de gerçekliğinin saptanması ve bilançonun sunulmaması halinde de en baştan oluşturulması, maddi olayın tesbiti bakımından mahkemenin görevi haline gelmektedir.
Bu durumda mahkemece davacı şirketin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi amacıyla somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, temyiz incelemesi sırasında bu husus gözden kaçırılarak kararın onanmasına karar verilmiş ise de, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile onama kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 04.04.2013 gün ve 2013/939-2162 E.K. sayılı kararının kaldırılmasına ve hükmün BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 01.....2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.